Sinir sistemi olmayan bir şeyin bilinci olamaz (eğer panpsişizm gibi ezoterik felsefelere inanmıyorsanız). Dolayısıyla "X'in bilinci var mı?" diye sormadan önce, "X'in sinir sistemi var mı?" diye sormanız gerekiyor. Hücrelerin sinir sistemleri olmadığına göre, bilinçleri de olamaz. Dolayısıyla bünyesinde yaşanan her ne varsa, temel biyokimya kurallarıyla izah edilebilir olmalıdır - ki öyle de.
Hücrelerin bölünmesini tetikleyen şey, hücrenin büyüklüğü. Hücre belli bir boyuta belli moleküllerin belli yerlerde bulunma ihtimali düşüyor ve bu durum, başka kimyasal tepkime zincirlerini (bunlara "cascade" diyoruz) mümkün kılıyor ve bunların sonucunda DNA içindeki hücre bölünmesini kodlayan proteinler üretilebilmeye başlıyor.[1]
Bir diğer açıdan bakacak olursak, aslında hücre her an bölünmek istiyor; ama belli kimyasal tepkimeler her an gerçekleşemediği için (bunu sağlayan "baskılayıcı proteinler" de var), hücrede bölünmeyi sağlayacak proteinler de üretilemiyor. Zaten hücreler çok fazla bölünmeye meyilli oldukları için, bölünmeyi denetleyen biyokimyasal yolaklar bozulduğunda kontrolsüz bir bölünme sürecine giriyorlar ve "kanser" dediğimiz hastalık oluşuyor.[2]
Kaynaklar
- G. Micali, et al. (2018). Concurrent Processes Set E. Coli Cell Division. American Association for the Advancement of Science (AAAS). doi: 10.1126/sciadv.aau3324. | Arşiv Bağlantısı
- Cancer.gov. What Is Cancer?. (5 Mayıs 2021). Alındığı Tarih: 25 Ağustos 2022. Alındığı Yer: Cancer.gov | Arşiv Bağlantısı