Miller-Urey Deneyi ile ilgili popüler bilim dahilinde çok sayıda eleştiri yazısı kaleme alınmıştır. Çoğu zaman ciddiye alınabilecek bir bilgi birikimine sahip olmadan yazılan bu "eleştiri" yazıları içerisinde, nadiren de olsa ilgi çekici ve merak uyandıran noktalar bulmak mümkündür.
Evrim Ağacının bu tür iddialarla ilgili ayrıntılı açıklamalarının olduğu bir yazısı mevcut. Yazı uzun olduğu için önce iddiaları yazacağım:
İddia 1: Deney düzeneğinde yer alan "Soğuk Tuzak", doğada var olmayan/olamayacak olan bir yapıdır. Eğer bu yapı düzenekte olmasaydı, üretilen aminoasitler bir anda parçalanıverirdi. Dolayısıyla Miller ve Urey hile yapmışlardır.
İddia - 2: Miller ve Urey'in ele aldıkları atmosfer koşulları hatalıydı. Dolayısıyla deney yaşamın başlangıcına dair bilgi vermemektedir.
İddia - 3: İlkel atmosferde bol miktarda serbest oksijen gazı bulunuyordu. Oksijen gazı aminoasitlerin sentezi için büyük bir engeldir. Dolayısıyla Miller-Urey Deneyi hatalıdır, ilkel atmosfer koşullarında canlılık var olamaz.
İddia - 4: Miller-Urey Deneyi'nde sadece sağ elli aminoasitler üretilmiştir. Ancak Dünya'da ve canlılarda ezici bir çoğunlukla sol elli aminoasitler bulunur. Dolayısıyla deney hatalıdır, canlılık doğal süreçlerle başlamış olamaz.
İddia - 5: Miller-Urey Deneyi sonucunda bakteri falan oluşmamıştır. O zaman canlılık kendiliğinden başlamış olamaz.
Bu iddialar ile ilgili analize altta bıraktığım linklerden ulaşabilirsiniz.
https://evrimagaci.org/millerurey-deneyine-yonelik-elestiriler-ve-aciklamalar-deney-hatali-mi-140
https://evrimagaci.org/millerurey-deneyi-nedir-ne-degildir-85
Ama soru ile ilgili İddia 2'ye cevap vermek yetecektir. Diğer iddialara cevap için üstteki linklerden veya "Kaynakça"dan yazılara ulaşabilirsiniz.
Bu iddianın temel saçmalığını göstermek için farklı bir alandan örnek vermemize izin verin: "Newton Fiziği bize cisimlerin hareketi ile ilgili bilgi vermez. Çünkü Newton'dan sonra gelen bilim insanları, onun varsayımlarının (uzay zamanın birbirinden bağımsız olması gibi) hatalı olduğunu göstermiş, daha gerçekçi açıklamalar yapmışlardır."
Bu, apaçık saçmalıktır. Elbette bilim insanları, kendi zamanlarındaki bilim ve bilgi doğrultusunda çıkarımlar yapacak ve buna göre araştırmalar yapacaklardır. Bu, oturulan yerden, konu hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadan bilime ve bilim adamlarına sataşıp hiçbir bilgi üretmemekten çok daha asil, zorlu ve bilgiye dayalı bir iştir.
Bir önceki makalemizde de izah ettiğimiz gibi, evet, Miller ve Urey hem yaşamın başladığı koşulları, hem de o koşullarda bulunan gazları hatalı değil ama eksik tahmin etmişlerdir. Bu da sonuçları etkilemiştir. Ancak sonuçları kendi lehlerine değil, aleyhlerine etkilemiştir: Miller ve Urey'in kendi tahminlerine göre yaptıkları deneyler, sonradan, gerçek koşullara daha yakın bir şekilde yapılan deneylerden daha başarısız sonuçlar vermiştir. Yani gazları eksik tahmin etmeleri, onların daha kötü sonuçlar almasına neden olmuştur. Miller ve Urey, gerçeğe oldukça yakın bir tahminde bulunarak ilkel atmosferde su (H2O), metan (CH4), amonyak (NH3), karbonmonoksit (CO) ve Hidrojen (H2) bulunabileceğini ileri sürdüler ve deney düzeneklerini buna göre tasarladılar. Bu şekilde yapılan deneyin ilkin sonuçlarında, en azından üretilmesi gerektiği düşünülen 20 aminoasidin 11 tanesini ve birkaç basit yapılı şeker üretebilmişlerdir. Daha uzun süreler beklediklerinde, bu sayıyı 20 aminoaside kadar çıkarmayı başarmışlardır; ancak yine de ilkel atmosfer koşullarındaki gazların tahmini hatalıdır. Günümüzde biliyoruz ki ilkel atmosfer içerisinde karbondioksit (CO2), azot (N2), hidrojen sülfit (H2S) ve sülfür dioksit (SO2) de bulunmaktadır. Örneğin Joan Oró, yaptığı bir tekrar deneyinde ortama hidrojen sülfit katmış ve 20 aminoasidi de üretmeyi başarmış, hatta adenin gibi nükleotitleri de üretmiştir.
Peki tüm bu yaygara neden kopmaktadır? Çünkü deney ortamına tüm gazlar bir arada eklendiğinde, amioasitler yine üretilse bile, verimlilikleri ve üretilme hızları ciddi anlamda düşmektedir. Çünkü azot ve karbondioksit gibi gazlar ortam koşullarının indirgeyici değil, nötral olmasına neden olmakta, bu da aminoasit üretim verimliliğini düşürmektedir. Buna bağlı olarak bazı insanlar, Miller-Urey Deneyi'nin işe yaramaz olduğunu iddia etmektedirler. Halbuki 2007 yılında yapılan bir araştırmayla bunun sebebi keşfedilmiştir: ortama sadece atmosferik koşullar değil, aynı zamanda jeolojik koşullar da dahil edilmelidir. Deney ortamına, ilkin Dünya'da bulunan bol miktarda ferrometal de dahil edildiğinde, bu yeni gazların aminoasit üretimi üzerindeki etkisi bir anda kırılmış, aminoasitlerin üretim verimliliği ciddi miktarda artmıştır.
Üstelik unutulmamalıdır ki bu deneylerin sonuçları birkaç gün ila haftada alınmaya çalışılmaktadır. Evrim tarihinde ise canlılığın 600 milyon yıldan daha uzun bir sürede oluştuğu bilinmektedir. Dolayısıyla doğanın birkaç gün veya hafta içerisinde bu ürünleri üretme ihtiyacı bulunmamaktadır. Tüm bunlar göz önüne alındığında, Miller-Urey Deneyi'nin neden çok güçlü bir biyokimya deneyi olduğu görülebilecektir.
Kaynaklar
- Yazar Yok. Kaynak 1. (7 Temmuz 2020). Alındığı Tarih: 7 Temmuz 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı
- Yazar Yok. Kaynak 2. (7 Temmuz 2020). Alındığı Tarih: 7 Temmuz 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı