Maslow un ihtiyaçlar hiyerarşisi, aslında insan gelişiminin öngörülen standart bir modeli temel alınarak düzenlenmiştir. Daha sonra değişiklikler vs üzerinde çok konuşulmuştur.
Bu detayları görmezden gelerek, hiyerarşinin sevgi-saygı ve kendini gerçekleştirme kısımlarının, diğerlerinden ayrı ele alınamayacağını unutmadan ele alacağım.
Maslow’a göre eğer hem fizyolojik hem de güvenlik gereksinimleri oldukça iyi tatmin ediliyorsa, sevgi, etkileme ve aidiyet gereksinimleri ortaya çıkacaktır. Kişi birey olarak yaşamını devam ettirmede gerekli temel gereksinimlerini sağlaması sonrası, diğer bireylerle etkileşim ihtiyacını duyacak, aslında toplumu oluşturacaktır. Birey genel olarak grup ya da aile ortamındaki sevecen ilişkilere özlem duyacak ve bu amacında başarı elde edebilmek için yoğun bir çaba harcayacaktır.
Toplumumuzdaki tüm insanlar (birkaç patolojik istisna dışında) kendilerini, saygılarını, benlik saygısı ve başkalarının saygınlığı için istikrarlı, sağlam temelli, çoğunlukla yüksek değerlendirmelere ihtiyaç duymaktadır. Bu nedenle, bu ihtiyaçlar iki yan set halinde sınıflandırılabilir. Bunlar, önce güç, başarı, yeterlilik, ustalık ve hoşnutluk, dünyaya karşı güven ve bağımsızlık ve özgürlük arzusudur. İkincisi itibar ya da prestij, statü, şöhret ve şan, hakimiyet, tanınma, dikkat, önem, haysiyet veya takdir gibi arzularımız diyebiliriz. Diğer bireyler tarafından değer görme, varlığının onanması ve kabul edilme. Bu sadece dışlanmamak olarak tanımlanamaz, güçlü sosyal iletişim etkileşimin yanında, değer görme saygınlık söz konusu.
Bu hiyerarşik yapılanmaya göre kişinin kendi potansiyelini, kapasitesini ve yeteneklerini gerçekleştirmesi ve kullanması için kendini gerçekleştirme ihtiyacı vardır. Kişi sevgi ile kurduğu sosyal bağlar, saygınlığının sürdüğü bir toplumsal yapıda birey olmaya başlar. Bu açıdan kendi maddi ve manevi potansiyellerini keşfeder, bu potansiyellerinin gerçekleştireceği hedefler ile ilgilenerek, onları gerçekleştirmeyi yaşam amacı olarak edinebilir. Kişinin kendini gerçekleştirmesi, aslında yaşam içindeki rolünü, amacını, görevini bulma olarak düşünülebilir. Her anlamlı parçanın bütünü oluşturmada oynadığı rol gibi, her birey toplumu oluşturmada bir kişisel rol görev üstlenebilir. Hatta toplumu yönledirme, toplumsal gelişimi sağlamaya kadar gider bu konu.