Evrenin derinliklerinde, sanki iki zorlu güreşçi (biri cebinde ultra güçlü bir mıknatısla ringe çıkan bir dev, öteki ise hiçbir şeyi kaçırmayan karanlık bir canavar) birbirlerine doğru yavaşça yaklaşıyor. Bu iki kozmik devi düşünelim: Biri bir magnetar (çok güçlü manyetik alanlı bir nötron yıldızı), diğeri ise bir kara delik (çok büyük kütleli ve ışığın bile kaçamadığı kozmik cisim). İşte bu ikili, balıkla kedi misali, zamanla birbirinin etrafında dönmeye başlayacak. Birinin elinde inanılmaz bir manyetik kırbaç, ötekinin elindeyse dipsiz bir kara çuval.
Bakın magnetar dediğimiz şey, normal bir nötron yıldızının (oldukça yoğun, neredeyse koca bir Güneş'in kütlesini bir şehir boyutunda sıkıştırmış bir yıldız artığı) çok daha manyetik versiyonu. Nasıl ki bir mıknatısı elinize aldığınızda etraftaki ufak tefek demir parçaları ona doğru çekilir, işte magnetar da etrafına acayip güçlü manyetik alanlar saçıyor. Ama bu manyetik alan, kara deliğin akıl almaz çekim gücü karşısında ne yazık ki koca bir dağın önündeki toz zerresi gibi kalacak. Kara deliklerin çekim kuvveti öyle güçlü ki, uzay-zamanın kendisini eğer bükseler, "Hop orada dur bakalım!" diyecek kimse yok.
Elbette, "Peki, neden manyetik alan bunu engelleyemiyor?" diye sorabilirsiniz. Kara delik, uzay-zamanın cebine gizlenmiş bir dipsiz kuyu gibi davranır. Işık bile bu canavarın içinden çıkamıyorken, manyetik alan da çaresiz kalacaktır. Manyetik alan, elektriksel yüklerin hareketiyle oluşan bir yapı. Ancak kara deliğe yeterince yaklaştığınızda, ne ışık, ne madde, ne alan, hiçbir şeyin geri dönüşü yok. Bu yüzden magnetar yaklaşmaya başladıkça, ilk başta sanki bir devin elindeki topacı andırırcasına (zamanla yavaşlayan dönen bir topaç gibi) kara deliğin etrafında dolanacak, belki küçük titreşimler, belki de hafif çarpışmalar yaşayacak. Sonra yavaş yavaş kara deliğin "etkin alanına" girdikçe (ki bu alanı teknik olarak kara deliğin kütle çekimsel tesir bölgesi ya da "Roche lobu" diyebiliriz, cısss diye içeri doğru çekilmeye başlayacak.
Bir noktada, magnetarın kütlesi (), kara deliğin kütlesi () yanında çok ufak kalacaktır. Kütleçekimsel etkiyi anlamak için Newton'un kütle çekim yasasına (yerçekimi yasası) bir bakabilirsiniz:
Burada (evrensel kütle çekim sabiti) sabit, kara deliğin kütlesi, magnetarın kütlesi, ise aralarındaki mesafe. Gittikçe yaklaşan bu ikili için küçüldükçe, kuvvet artar, magnetar adeta bir şeker küpü gibi kara deliğin "kara çay"ına düşmeye mahkûmdur.
Peki bu sırada neler olur? Öncelikle, magnetarın yüzeyi ve iç yapısı aşırı strese girer. Kütleçekimsel dalgalar oluşur. Einstein'ın genel görelilik kuramına göre, çok kütleli cisimler hızla ivmelendiğinde veya yörüngelerinde değişim yaşadığında uzay-zaman dokusunda dalgacıklar oluşur. Bu dalgalar milyarlarca ışık yılı uzaklıkta bile gözlenebilir. Nasıl ki suya bir taş attığınızda halkalar oluşur, burada da kozmik bir havuza taş atıyormuş gibi uzay-zamanda halkalar yaratıyorsunuz. Bunları LIGO gibi dedektörler (dünyada kütleçekim dalgası dedektörleri) tespit edebilir.
Ayrıca magnetarın son demlerinde ortaya saçılabilecek yüksek enerjili radyasyonları da unutmamak gerekir. Bu süreçte ortaya çıkabilecek gama ışınları, belki kısa süreli, belki uzun süreli parlamalar yani gamma-ray bursts yaratabilir. Enerjinin bir kısmı, magnetarın güçlü manyetik alanı ile kara deliğin muazzam çekim alanının etkileşimi sayesinde parçacıkları ışık hızına yakın hızlarda hızlandırarak radyasyon yayabilir. Bu radyasyon uzayın sonsuz karanlığında adeta bir flaş patlaması gibi parlaklık yaratabilir.
Bir örnek de verelim: Kara deliğin olay ufkunun yarıçapını Schwarzschild yarıçapı ile ifade ediyoruz:
Burada ışık hızı. Magnetar kara deliğe yaklaştıkça, bu olay ufkunun ötesine geçtiği anda artık kaçış yok. Bu noktadan sonra magnetar kara deliğin içine "düşmüş" olur. Magnetarın kütlesi kara deliğe eklendikçe, kara deliğin toplam kütlesi artar. Bu da kara deliğin Schwarzschild yarıçapını büyütür. Yani kara delik daha da irileşir, daha da "gözü doymaz" hale gelir.
Tüm bu süreç kimisi için bir bale gösterisi gibi (ama oldukça ürkütücü bir bale), kimisi içinse bir yutma şöleni gibi gelebilir. Evrenin ölçülerinde bu olaylar çok uzun zaman ölçeklerinde meydana gelir. Günlük hayattaki hız algımızla kıyaslayınca, "Milyonlarca yıl mı? Bu ne kadar yavaş!" diye düşünebilirsiniz. Ama unutmayın evren sabırlı bir seyircidir, milyarlarca yılın önünde bir an gibi akıp gittiği bir sahnede izleyiciliğini sürdürür.
Yani Magnetar bir kara deliği yutar mı yoksa kara delik magnetarı mı yutar? sorusuna yanıt basit: Kara delik, magnetarı afiyetle mideye indirir. Magnetarın manyetik alanı ne kadar güçlü olursa olsun, kara deliğin kütleçekimi baskın gelir. Bu birliktelik gürültülü bir çarpışmadan çok, yavaş ve kaçınılmaz bir öğün gibi sonuçlanır. Magnetar, kozmik bir lokma misali kara deliğin karanlık boğazından süzülür gider. Ortaya çıkan kütleçekim dalgaları, gama ışınları ve artan kara delik kütlesi de bu kozmik ziyafetin tatlı nişanesi olarak evrende kayda geçer. İşte böyle, evrende kim kime yem olur bazen belli olmaz. Bu sefer menüde magnetar var, aşçı ise kara delik. Afiyet olsun.[1]
Kaynaklar
- What If Show. What If A Magnetar Collided With A Black Hole? | What If Show. (7 Şubat 2020). Alındığı Tarih: 20 Aralık 2024. Alındığı Yer: What If Show | Arşiv Bağlantısı