Bu kuyrukların "gerçek" bir kuyruk olmadığı veya spina bifida gibi hastalıklardan ibaret olduğuna yönelik argümanların bilimsel bir geçerliliği bulunmuyor. İnsan kuyruğu, elbette işlevsel bir kuyruk değil; çünkü neredeyse 25 milyon yıl önce körelerek tamamen yok olmuş ve aradan geçen on milyonlarca nesilde hiçbir zaman yeniden belirmemiş bir yapıdır. Bu süreçte insan genomunda ve tüm atalarının genomlarında bulunan, kuyruk oluşumu ile ilgili genlerde biriken mutasyonlar dolayısıyla kuyruk oluşumunun mekanizması bozulmuştur. Evrimsel süreçte körelmiş organ, yapı ve özelliklere ait, mutasyonlarla bozulmuş genlere sahtegenler (İng: "pseudogene") adı verilmektedir. İnsan genomunda bulunan WNT3A gibi genler, doğrudan doğruya kuyruk oluşumuyla ilgili sahtegenlerdir.
Ayrıca memelilerin genomunda, sadece anormal kuyruk uzunluğuyla ilişkilendirilen 63 farklı gen tespit edilmiştir. Bunların bir kısmı, insanlarda da bulunan genlerdir. Ancak bir kuyruğu tam olarak üretebilecek genlerin tamamı insanda artık bulunmamaktadır. Bu nedenle kuyruklu doğumlar, kimi durumda diğer omurilik ve omurga hastalıklarıyla bir arada görülmektedir; daha önceden de belirttiğimiz gibi spina bifida gibi hastalıklar buna güzel bi örnektir. Unutulmamalıdır ki, en nihayetinde kuyruklu doğumlar, insan türü için bir gelişim anomalisidir; normalde bu tür bir gelişimin olması evrimsel veya morfolojik olarak beklenmemektedir. Ancak bu anomalinin olabiliyor olması, hareketli ve damarlarla, sinirlerle ve diğer dokularla beslenen bir kuyruğun oluşabiliyor olması ve bu yapının genellikle tam da kuyruğu görmeyi beklediğimiz bölgede gelişiyor olması, bunun evrimsel olarak atasal bir niteliğin, beklenmedik şekilde de olsa torunda ortaya çıktığını göstermektedir. Evrimsel süreçte bu tür özelliklere atavizm adını vermekteyiz. Kuyruklu insan doğumları, atavistik bir özelliğe işaret etmektedir.
Mutasyonlar var olan genleri değiştirerek genoma yeni bilgiler eklerler; var olan bilgileri değiştirirler veya tamamen silerler. Bunlar, fiziksel görünüme (fenotipe) çeşitlilik olarak yansır. Kimi zamansa bu değişen (mutant) genler hiçbir fiziksel değişim yaratmadan öylece genomda kalırlar. Ancak yıllar sonra, başka mutasyonların oluşmasıyla, bu gen bölgeleri de anlamlı hale gelebilirler ve fiziksel görünüme etki edebilirler. Fakat bunlar sadece çeşitlilik yaratır, evrim değildir. Evrim, ancak ve ancak bu yeni varyasyonların hayatta kalma başarısına bağlı olarak gerçekleşir. Eğer yeni bir varyasyon hayatta kalıp ürerse, kendisindeki mutant genleri gelecek nesillere aktarır ve bu genlerin popülasyon içerisinde görülme sıklığı artar. Eğer bu mutant genler avantaj sağlamıyorsa, sürüklenerek gelecek nesillere aktarılabilir ya da yine diğer genlerle sürüklenerek yok olur. Eğer bu mutant gen dezavantaj sağlıyorsa, popülasyondan elenerek yok olur, görülme sıklığı azalır. İşte bu popülasyon için gen sıklığındaki değişime bilimde "evrim" adı verilir.
Ve evrim, aradan geçen 20-25 milyon yıldan sonra, halen atalarımızın kuyruklarının bazen beliriyor olmasının yegane bilimsel açıklamasıdır.
Kaynaklar
- Ç. M. Bakırcı. İnsan Kuyruğu Ve Kuyruklu İnsanlar: Kuyruk Nedir, Ne İşe Yarar? Kuyruklarımızı Neden Kaybettik Ve Neden Hala Kuyruklu Doğan İnsanlar Var?. (2 Ekim 2020). Alındığı Tarih: 9 Ağustos 2022. Alındığı Yer: Evrim Ağacı | Arşiv Bağlantısı