Genel Görelilik Teorisi'ndeki eşdeğerlik ilkesine göre yerel olarak (yani küçük bir mesafe için) kütleçekimi ile ivmeyi birbirinden ayırt edemezsiniz. Elbette bu genel anlamda "Kütleçekimi bir ivmedir." anlamına gelmez; sadece lokal (yerel) olarak böyle olduğu düşünülebilir.
Bu, giriş seviyesindeki genel görecelikte, sıklıkla şu örnekle anlatılır: Hiç camı olmayan, dışarısı ile irtibat kuramayacağınız bir araç içinde olduğunuzu düşünün. Araç dünyanın çekiminde ve ivmesiz hareket ediyorsa (ya da hareket etmiyorsa), kadarlık (yani düzeyinde) bir yerçekimi ivmesi hissedersiniz. Araç, Dünya'nın (ya da başka bir şeyin) çekiminde olmasa ama kadarlık bir ivme ile (yukarı doğru) hızlansa, yine aynı şeyi hissedersiniz. Dahası, elinizde kütle çekimini ölçebilen bir cihaz olsa ve ölçüm yapsanız, aracın kütleçekimi etkisinde olmadığı ama ivmeli hareket yaptığı durum ile kütle çekiminde olduğu ve hareket etmediği (ya da ivmesiz hareket ettiği) durumda aynı ölçüm sonucunu elde edersiniz. Yani "ivme" mi "kütle çekimi" ni ayırt edemezsiniz.
Ancak içinde olduğunuz araç yeterince büyükse, kütleçekimi etkisinde olduğunuz durumda, aracın farklı yerlerinde yaptığınız ölçümler farklı sonuç verecektir. Sonuçta kütleçekimi, mesafe ile ilgilidir. Bu da "ivme" ile "kütleçekimi"ni birbirinden ayırt edebilmenizi sağlayacaktır. İşte "lokal (yerel)" olma koşulu tam da bu noktada ortaya çıkıyor: Bu koşul, ancak aracın boyutlarının küçük olması durumunda sağlanıyor. Bu koşul sağlandığından ivme ile kütleçekimi etkilerini birbirinden ayıramıyorsunuz.