Newton'ın kütleçekimi ile Einstein'ın Görelilik Kuramı arasındaki çekişmeyi inceleyebilmek için 2 temel önbilgi gerekli.
Birincisi şu: Biliminsanları, çeşitli alanlarda çalışırlar ve çeşitli gerçekleri kuramlarla açıklamaya çalışırlar. Ve bir kuram, ne kadar büyük gerçekleri özetleme becerisinde ise o kadar güçlü ve değerlidir. Bu çabanın son noktası da, gördüğümüz, bildiğimiz, tanımlayabildiğimiz her şeyi tek bir kurama sığdırmak. Evren, bildiğimiz her şeyi içeren bir yapı. Yani elimizdeki en büyük yapı ve olgu evrenin kendisi. Bildiğimiz ve gördüğümüz en küçük yapı ise atomun içindeki temel parçacıklar. Yani her şeyi tek bir kuramla açıklamaya çalışan bir biliminsanı, evrenin ve atomaltı dünyanın işleyiş dinamiklerini tek bir kurama sığdırmak zorunda. Ve buna ek olarak ışık gibi, doğası ve yapısı tam olarak çözülememiş bir enerji ve yapıyı da kuramına dahil etmek zorunda.
İkincisi de şu: Herhangi bir gözlemlenebilir gerçeği matematiksel olarak açıklayabilmek, onun ortaya çıkış dinamiklerini de açıkladığınız anlamına gelmeyebilir. Felsefede, "doğru ve gerçek" kavramlarının tanımları değişkendir. Kimine göre tutarlı bilgi doğrudur, kimine göre faydalı bilgi, kimine göre ispatlanabilir/sınanabilir bilgi doğrudur.
Gelelim sorunuza: Newton'un kütleçekimi kurmamı, kütle sahibi cisimlerin birbirlerini çektiğini söylüyor. Nedenini söylemiyor ama matematiksel olarak bu kuram tutarlı. İstediğiniz iki cisme, Newton'ın formülünü uygulayın, sonuç doğru çıkıyor. Ama Newton, bunun nedeninin, cisimlerin birbirini çektiği olduğunu söylüyor. Bu yanlış. Cisimler birbirini çekmiyor, buna artık eminiz. Nasıl eminiz? Işığın bükülmesinden. Newton haklı olsaydı ışık, kütle sahibi olmadığı için başka cisimlerle etkileşime girmemeliydi ama giriyor. Demek ki diyebiliriz ki Newton'un formülü doğru değil, genel olarak "tutarlı". (Felsefedeki doğru bilgi görüşü) Kütle sahibi cisimlerin ilişkilerini açıklıyor ama açıklayamadığı başka olgular da var ve ortaya çıkış dinamikleri yanlış.
Einstein'ın Görelilik Kuramı, cisimlerin uzayı, yani bulundukları ortamı büktüğünü söylüyor. O bükülme bölgesinde bulunan cisimler de bu bükülmeden etkileniyor diyor. Işık da bu kapsamda. Kütlesi olmasa da cisimlerin bükme etkisinden etkileniyor. Bu açıdan bakarsak evet, Einstein, Newton'u yıkıp yerine başka bir şey koydu. Ama Einstein'ın kuramı da bir gün yıkılacak ya da güncellenecek çünkü her şeyi açıklayamıyor. Söz gelimi, evrenin yapısını oluşturan karanlık maddeyi ya da evrenin genişlemesinden sorumlu olan karanlık enerjiyi henüz tanımlayamadık. Einstein'a göre madde ve enerji aynı şey, birbirine dönüşür ama karanlık enerji ve karanlık madde için de bu iddia geçerli mi? Bilmiyoruz. Bugün için E=mc2 tüm madde ve enerji varlığını açıklayabiliyor ama karanlık enerji ve karanlık madde için Einstein'ın kuramlarının geçerliliği kesin değil. Ya da atomaltında kütle sahibi olan parçalar var, olmayan parçalar var. Ve bunları bir arada tutan farklı güçler var. Ve kütleçekimi ya da cisimlerin uzayı bükmesi gerçeği, atomaltında ölçülemeyecek kadar küçük. Yani bir elektron uzayı ne kadar büker de çevresindeki başka parçalar bundan nasıl ve ne kadar etkilenir? Bunu çözmek kolay değil. Ya da planck ölçeğinde (hakkında arama yapabilirsiniz) ölçüm yapamıyoruz çünkü gözlem ve laboratuvar olanaklarımız kısıtlı.
Ve ayrıca konunun, bir de zamansal etkileri var. Newton'a göre zaman sabit. Ama Einstein'a göre değişken. Ve bu konuda Einstein haklı ve Newton'u yıkmış durumda.
Belki de bir süre sonra bu eksikleri gidereceğiz ve Einstein haklı çıkacak ve ona ait kuramlar, herşeyin kuramı olacak... Belki... Ama henüz bundan emin değiliz. Bugüne kadar Einstein hep haklı çıktı ama onu sınayacağımız daha çok veri sırasını bekliyor. Gözlem ve sınama yeterliliklerimiz arttıkça Einstein tekrar tekrar sınanacak.
Son olarak, doğru bilginin, tutarlı bilgi ya da faydalı bilgi olduğu belki de doğrudur. Çünkü basit hesaplamalarda Newton da bizi bugüne kadar yanıltmadı. Pratik dünyada Newton çalışıyor ve işe yarıyor. Cisimlerin birbirini çektiği söylemi yanlış da olsa formülleri genel olarak geçerli.