Böyle bir soruya bilimsel nasıl cevap verilebilir bir fikrim yok ama soru zaten felsefe kısmına eklenmiş o yüzden uzunca düşünelim. İlk önce duyu nedir onu konuşmak gerekir.
Tanım 1: Duyularımız gerçeklik hakkında bilgi temin etmemizi sağlayan araçlardır.
Eğer tanımımızı böyle yaparsak, mantık bizim bir duyumuz haline gelir. Çünkü her ne kadar mantığımız bize dışarıdan ekstra bir bilgi getirmese de elimizdeki bilgileri işleyerek daha önce bilmediğimiz gerçeklik hakkında bir bilgiyi açığa çıkarır. Yani mantık gerçeklik hakkında bilgi temin etmemizi sağlayan bir araçtır. Örneğin; Ağaçtan düşen elmayı tekrar tekrar gözlemleyerek, yer çekiminin varlığını fark etmek. Elimizde olan veriyi diğer verilerle birlikte kullanarak mantıklı bir çıkarım da bulunuyoruz bu sayede gerçeklik hakkında bir şey öğrenmiş oluyoruz.
Tanım 2: Duyularımız bize gerçeklik hakkında salt bilgi temin eden araçlardır.
Eğer tanımımızı bu şekilde yaparsak herhangi bir duyuya sahip olmamış oluruz. Çünkü sahip olduğumuz her duyu bize salt bilgi değil göreceli (relative) bilgi sunar. Örneğin görme duyumuz bize nesnelerin hangi dalga boyunda ışık yaydığını söylemiyor, fakat belirli dalga boyu aralığındaki nesneleri kodluyor. Biz bu kodlamalara renk diyoruz. Fakat bu kodlamalar bizim nesnelere verdiğimiz isimler gibi rastgele yani gerçeklikle bir alakası yok. Kırmızı rengi yalnız bizim kafamızda olan bir düşünce fakat görme duyumuzu işlevsel olarak kullanabilmemize yarıyor. Aynı şey sesler ve kokular için de geçerli.
Tanım 3: Duyularımız içinde bulunduğumuz ortamla ilgili bilgi kullanmaksızın bilgi üreten araçlardır.
İşte bu tanım klasik 5 duyumuzu içeren tanım.
Yazının geri kalanı için benim için tatmin edici olan 1. tanım ile devam edeceğim. Fakat devam etmeden önce bu tanımı ikiye ayıralım.
Fiziksel Duyular: Görme, duyma, koklama, tatma ve dokunma duyularımız.
Soyut Duyular: 5 duyu organından aldığı bilgiyi işleyerek yeni bir bilgi ortaya koyan duyular. Mantıkla ve matematikle açığa çıkan duyulardır.
Örneğin: Derinlik algısı, Bir cismin ne kadar uzakta olduğuna dair bir dış bilgi almasak bile beynimiz iki gözümüzden aldığı veriyi kıyaslayarak bir cismin ne kadar uzakta olduğunu tahmin etmesi derinlik algısıdır. Bu duyu hakkında ilginç olan şey tek gözümüzü kapattığımızda dahi derinlik algımızın tamamen yok olmamasıdır. Beyin geçmişten aldığı bilgileri sanki hala alıyormuş gibi işlemeye devam ediyor. Yada diğer external bilgilerden yararlanarak (Işık, gölge) olabildiğince doğru bir derinlik algısı oluşturmaya çalışıyor.
Soyut duyulardan ne kast ettiğim umarım anlaşılmıştır, yazının geri kalanında bu noktaya odaklanacağız.
Soyut duyuların, sınırları net değildir. Çünkü fiziksel bir organa atfedilmiş değildir. Diğer her duyumuz gibi beynimizde oluşturulurlar. Onları kategorilere ayırmak kişisel bir iştir. Örneğin bence kişinin kendinin farkında olması böyle bir soyut duyudur. Bebekler ilk doğduklarında bu yetiye sahip değillerdir fakat çok hızlı bir şekilde durmadan gerçekliği inceleyerek kendilerinin farkında olurlar.
- Bir cismin hareket etmesi için bir hareket ettirene ihtiyaç vardır.
- Cisimleri hareket ettirebilme gücüne sahibim.
- Demek ki ben varım.
- O zaman ben neyim?
İşte bu sorunun cevabı kolay verilemediği için insanlar benlik kazanır. Beyin kendi hakkında ki düşüncelerini benlik adı altında toplar ve benim ben olma duyusu dediğim şeyi yani sürekli kendinin farkında olma halini oluşturur.
Konudan çok uzaklaşmış gibi görünsem de bence bu durumu anlamak bir çok şeyi açıklığa kavuşturabilir. Benim kişisel düşüncem varlığını bilmediğimiz duyularımız olabilir hatta bunlar her yerdedir ve düşüncelerimizi etkiliyorlardır. fakat kullanmayı bilmediğimiz ve kullanmadığımız duyularımız tanım gereği duyu değillerdir.
Kaynaklar
-
Yazar Yok. Aristoteles&Rsquo;In Yanılgısı: 5 Duyudan Daha Fazlasına Sahibiz. (8 Temmuz 2019). Alındığı Tarih: 8 Temmuz 2019. Alındığı Yer: Bağlantı
| Arşiv Bağlantısı