Kelimelerle düşündüğümüz bilgisini biraz esnetmiş bulunuyorsunuz. Çünkü konuştuğumuz dil, düşünme biçimi etkiliyor, bu doğru ama aslında kelimelerle düşünmüyoruz. Biz insanlar, fotoğraflarla düşünüyoruz. Bunu hemen ispatlayayım:
"Çamur"
Dediğimde aklınızda ç a m u r harfleri gelmedi. Bu harflerden oluşan "çamur" kelimesi de gelmedi. Aklınıza çamuru meydana getiren su ve toprak vs. kelimeleri de gelmedi. Sadece çamurun görüntüsü geldi. Ve hatta kesinlikle daha önce gördüğünüz bir çamur görüntüsü geldi.
İnsan, görüntülerle, fotoğraflarla düşünür, kelimelerle değil. "Yağmura neden olan pamuğa benzeyen gök cismi" dediğimde aklınızda b u l u t harfleri gelmez. Bulutun görüntüsü ya da fotoğrafı gelir. Bir İngilizin aklına da cloud kelimesi de gelmez. Yine bulutun görüntüsü gelir. Hangi dili konuşursanız konuşun, hangi ülke insanı olursanız olun fotoğraflar ve görüntülerle düşünürsünüz. Ki zaten sizin hipoteziniz doğru olsa dilsizlerin ya da okuma-yazma bilmeyenlerin düşünememesi gerekir. Ama elbette düşünüyorlar.
Ve elbette hemen körleri düşünelim. Benim hipotezime göre de körler düşünememeli değil mi? Hayır. Çünkü körler, imgeli düşünemezler zaten. Doğuştan kör olan bir kişiye, kırmızıyı anlatamazsınız. Körler rüya görürler ama rüyalarında da kendilerini kör görürler. Körlerin rüyaları ses, dokunma, tat alma gibi duyulardan ibarettir.
Yani özet olarak aslında kelimelerle düşünmüyoruz, duyularımızdan meydana gelen deneyimlerin oluşturduğu hatıralar ile düşünüyoruz. Bunların da en önde geleni, en güçlü duyu olan görme.
Ve tabi bunları ben demiyorum, aşağıda kabaca tanıtılan Rudolf Arnheim diyor. Birçok kitabı var, pek önemli bir sinema kuramcısıdır, ilginizi çekerse okuyabilirsiniz.
Kaynaklar
- Wiki. Rudolf Arnheim. (31 Ağustos 2021). Alındığı Tarih: 31 Ağustos 2021. Alındığı Yer: wiki | Arşiv Bağlantısı