Bütün varlık evrenin dokusunu oluşturan enerji havuzunda ortaya çıkıp daha sonra kayboluyor. İşte bu enerji ağı esir veya adına ne derseniz deyin vardır. Bu yüzden mevcut fizik anlayışı esasen bu anlamda yetersizdir. Daha üst bir fiziğe ihtiyacımız olduğu da kesin. Bu konuda sicim teorisi esasen güçlü bir adaydır. Çünkü sicim teorisine göre atom veya maddenin üst hali sicimlerdir. Bunlar uzay dokusunu oluşturan süper küçük iplikçiklerdir ve bunlar değişik frekans ve dalga boylarında titreşince farklı atom yapıları ve farklı maddeler ortaya çıkar. Bu teoriye göre bir madde uzay dokusunda enerji ile oluşan sürekli titreşen durumda var olur ve daha sonra bu enerji tükenince evrende yok olmaya başlar. Aslında bu teori kuantum fiziği ile de tamamen uyumlu bir tablo çizer. Çünkü kuantum fiziğinde de alanlar vardır. Örneğin elektron bizim sandığımız gibi bir parçacık değil alan yani dalgadır. Sadece biz bakınca ışık ile etkileşime girer ve parçacık olarak görünür. Esasen elektronun doğal hali burada dalga formudur. Tüm varlık da esasen bu şekilde evrende bir alan durumundadır. Madde veya parçacık algısı ışıkla etkileşim sonucu oluşan bir durumdur. Bir maddenin evrenin dokusunda işgal ettiği yer evrenin dokusundaki enerji ağında bir yumak şeklindedir. Böylece madde titreşimlere açık durumda olur. Örneğin kuantum tünelleme etkisi yani bir elektronun duvarın öte tarafına etki etmesi da buna bağlıdır. Işıkla maddelerin veya cisimlerin etkileşimi burada bir nevi donuk bir resim oluşturma haline dayanır. Işık maddenin dağınık ve yayılmış yapısını sınırlandırarak bize sunar böylece biz görmemizi sağlayan ışık yolu ile cisimlerin kesin sınırları olduğunu görürüz ve zannederiz. Oysa uzayın dokusuna dahil olan cisimler titreşim etkilerine açık bir devamlılık halindedirler. Böylece iki madde etkileşimi de ancak titreşimlere ve titreşmelere dayanır. Hiç bir madde atom düzeyinde diğerine temas edemez ama işte bu devam eden titreşim etkisi maddeler arası etkileşimi sağlar. Kısacası tüm varlık evrenin dokusunda ortaya çıkar ve bu yapıda ortaya çıkan titresme haline dayanır. İlerde bilimsel ilerlemelerin mutlaka burada belirttiğim noktalara geleceğini tahmin etmek zor değil. Şunu rahatlıkla ifade edebiliriz ki evren sandığımız gibi bir yer değil. Evren tamamen bir bütün, madde uzay bir bütün durumda. Varlığın ortaya çıkması evrenin dokusuna ve yapısına bağlı. Evrenin kumaşı yani uzay zaman dokusunun yapısını tam anlamadan hiç bir şey bildiğimizi söyleyemeyiz.