Göz hem fazla ışığı, hem de yıldızların çok zayıflamış aşığını aynı nitelikte görebilir. Bu uyum insanın beynindeki görme merkezine ve bütün bir görme sistemine verilmiş olan uyum mekanizmalarıyla gerçekleşir.
Gözün yoğun ışıklı ve koyu karanlık ortama belli bir zaman sonra uyum sağlaması, gözbebeğinin (pupilla) açıklığını değiştirmesi, reseptör (ışığa hassas duyu hücreleri) ve sinir uyumu mekanizmaları ile gerçekleşir. Gözbebeğinin etrafında düz kaslarla sarılmış gözün renkli kısmı olan irisin görevi göze giren ışık miktarını düzeltmektir. Fotoğraf makinesinde ise, aynı işi diyafram görür.
Göz şiddetli ışık geldiğinde, refleks olarak gözbebeği daralır ve göze giren ışık miktarı azaltılır. Gözün ışığa duyarlı hücreleri, koni ve çabuk şekiller olmak üzere ikiye ayrılır. Koni şekilliler renkli ve ayrıntılı görmede, çabuk şekilliler ise, karanlıkta ve siyah-beyaz görmede rol alır. Bu iki hücrede bulunan ışığa duyarlı rhodopsin isimli maddelerin yapısında A vitamini bulunur. Bu maddenin azalması ışığa olan duyarlılığı azaltır. Yoğun ışıkta bu madde parçalandığında gözün ışığa duyarlılığı azalır ve karanlık noktalarında görülmesi sağlanır. Karanlıkta A vitamini ile opsinler çok hızlı şekilde bileşerek fotokimyevi maddeyi oluşturur.
Fotokimyevi madde yapımı karanlıkla artırılarak göz ışığa duyarlı hale gelir. Örneğin karanlık bir odada veya gece yıldızları seyrederken bu olay gerçekleşir. Bütün bunlar saniyenin çok küçük birimlerinde oluşur. Fakat beynin bu durumu algılaması biraz daha geç olur.
Eğer 50 yaşın üzerindeyseniz, bu duruma çok da şaşırmamanız gerekir. Örneğin 50 yaşında bir sürücü geceleyin araç kullanırken 30 yaşındaki bir sürücüye göre iki kat daha fazla ışığa ihtiyaç duyar ve bu çok normaldir. Ancak çok az insanın, ilerleyen yaşla birlikte gece görüşünde değişiklik olmaz. Normal, sağlıklı bir gözde, ışık gözbebeğinden girerek göz merceğinden geçer ve gözün arka kısmında görüntülerin biçimlendiği retinaya ulaşır. Retinada koni ve çubuk biçiminde iki çeşit nöron vardır. Kedilerin karanlıkta göz mercekleri çok büyür. Kedigillerin gözünde 'tapetum' adlı bir tabaka vardır. Bu tabaka göz merceğinden geçen ışığı bir kez daha merceğe yansıtır ve var olan ışık miktarını ikiye katlayarak geceleri çok rahat görmelerini sağlar. Ayrıca kedigillerin gözlerindeki görme reseptörlerinin sayısı insanlara göre üç misli fazladır. Yaşla birlikte gözlerimiz de değişime uğrar. Adaptasyon süresi uzar
İristeki kas tellerinin zayıflaması, gözün ışık şiddetindeki değişikliğe adapte olma yeteneğini de etkiler. Yaşlı gözlerde karanlığa adaptasyon süresi daha uzundur. Yaşlı gözlerdeki bir diğer değişim de, göz merceğinin yavaş yavaş matlaşmasıdır. :) :)
Eğer cevabınıza yardımcı olduysa fotoğrafın altındaki yukarı ok tuşuna basarak ve teşekkür butonuna basarak bana destek olabilirsiniz. Bilim ile kalın...
Kaynaklar
- Yazar Yok. Newyork Times. (14 Mart 2020). Alındığı Tarih: 14 Mart 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı