Kişinin aslında olduğu kişinin kökeni genetik midir, yoksa deneyimleri midir. Bu psikolojide temel bir sorudur. Günümüzde holistik yaklaşımlar, her ikisinin de etkili olduğunu (patolojiler dışında), ortaya koymakta. Suçlu, kötü bakım veren ebeveyne ait etik olarak normal bireylerin olduğu gibi, iyi bakımveren, iyi eğitim almış bireylerin de suç - bağımlılık vs karakter özellikleri gösterebildiği biliniyor. Genetik, karakter özelliklerinin ebeveyn yoluyla görülme ihtimalini artıran bir faktördür. Ancak kişi kendinde olumsuz karakter özelliklerini tespit etse dahi, bunu değiştirebilir. Genetik aktarım nedeniyle karakter özelliği kalıp gibi kişiyi biçimlendirmez. Burada kişinin - bireyin niteliksiz karakter özelliklerinin farkındalığını elde etme becerisi için göstereceği çaba temel. Çevresel olarak kültürel yapı genel olarak sorunlu da olsa kişi bu sosyal yapıyı benimsememeyi seçebilir. Ya da nitelikli bir sosyal çevrede yetişen kişi, suça yatkınlık ya da olumsuz karakter yapısı geliştirmeyi de tercih edebilir.
İstatistiki olarak, tabii ki genetik yapının ve ebeveynin yetiştirme şekli, içinde bulunulan sosyal yapının hepsinin birlikte karakter üzerindeki etkisi tartışılmaz. Nitelikli ortamda, kişinin olumsuz karakter özelliklerine yapıcı, onarıcı, daha iyi olmasına yönelik yaklaşımlar söz konusu iken, olumsuz karakter yapılarının içinde aşağılama, yargılama, küçümseme, dışlama gibi yaklaşımlar daha yaygın olacağı için, nihayetinde sonuç bireyin seçimine kalıyor.
Zaten birey olabilmenin en temel sınavı, üzerindeki bütün biçimlendirilmişliklerin farkına vararak bunları değerlendirmek, aslında kim olacağı üzerine derinleşerek, olmak istediği kişiye ulaşmada olumsuz göreceği biçimlendirilmişlikleri, olumluları ile değiştirme cesareti gösterebilmekle gösterememek... Bu tercih büyük ihtimal, sosyal onama rağmen bir tercih olacağı için, kabul görerek içinde bulunduğu sosyal yapının fertlerinden birine dönüşmekle, kendi olmak arasında kalacaktır kişi. Gelişmiş toplumlarda, kişinin kendisi olabilmesi sosyal onam alırken, bizim gibi kültür yapılarında kişinin sosyal yapının parçası olması temeldir.
Bazı bilim insanlarının psikopat beyni taşıdığını biliyoruz. Bir kişiye saplanarak ona zarar verme özelliklerine sahip beyin yapısı ile, bir konuya odaklanarak onu sonuna kadar çözme çabasını tercih edebilmekte. Aynı genetik özellikler birini seri katil, diğerini konusunda uzman bir bireye dönüştürebilmekte. Kişinin kendi genetik yapısını farketme, bunu yönetme becerisini de yine genetik özelliklerinden ve çevresel şartlardan gelen etkiyle belirleyecek. Genetik olarak zeka düzeyi yüksek birinin bu durumu yönetebilme ihtimali yükselecektir. (Einstein in çekinik şizofreniyi yönetebilmesi gibi) Benzer şekilde olumsuz şartlarda büyümüş bir bireyin çevresel sorunlarla başa çıkma üzerine yoğunlaşması nedeniyle kendi üzerine yoğunlaşma ihtimali azalacaktır. Olumsuz karakter özelliklerini tespit etme ve onu yönetmek, olumsuz çevre şartlarıyla başa çıkma yanında oldukça sofistike bir ihtiyaca dönüşecek ve geri plana düşecektir büyük ihtimal. Burada da kişinin tercihi temel. Hangi yolu neden seçeceği bireye kalmakta. Ancak tek başına genetik de, çevresel etkenler de kişiyi BELİRLEMEZ. Belirlemesi oranında birey olamama söz konusu olacaktır.