Hangi cinsiyetin sosyal becerileri daha üstün, bilmiyorum. Bu konuda cinsiyetlere göre bir genelleme yapılabilir mi, ondan da emin değilim. Ancak çoğu toplumun erkek-egemen olma sebebinin gebelik olduğunu düşünüyorum. Çünkü gebelik dönemi, kadını oldukça kısıtlayan bir dönem. Böyle bir dönemde kadın fazla hareket edemeyeceği için üretim sürecine erkek daha fazla katılır. Göçebe toplumlarda dahi kadının üretime katılımı toplayıcılık gibi göreli basit işlerle olur. Tarım toplumunda ise neredeyse hayatı hamilelikle geçen kadın barınaktan dışarıya çok fazla çıkamaz. Erkek barınak dışı ağır işleri yapmaya gebe kalmaması dolayısıyla daha elverişlidir ve toplumlar bu elverişlilik nedeniyle barınak dışı ağır işleri erkeklere verir. Bu da erkeğin neredeyse her toplumda öne çıkmasına yol açar. Nitekim kapitalist sistemde makineler vasıtasıyla seri üretime geçilmesi iş gücüne olan ihtiyacı azaltmış, çok çocuğa gereksinim kalmadığından kadının gebelik süresi kısalmış, bu da barınak dışına çıkmasını ve yavaş yavaş üretim sürecine katılmasını sağlamıştır. Makineleşme süreci geçim için ağır işleri gereksiz hale getirmiş (ya da ağır işler teknolojiyle hafiflemiş) bu da fiziki güce olan önemi azalttığından erkeğin de üretim sürecindeki öneminin azalmasına neden olmuştur. Kadın hareketlerinde doğum kontrolüne ve kürtaja önemine verilmesi de neden bugüne kadar neredeyse bütün toplumların erkek-egemen olduğunu kanıtlar nitelikte. İş gücüne olan ihtiyacın azalmasıyla gebelik süreci kısalan kadınlar üretim sürecine katıldıklarında sosyal konumlarının yükseldiğini fark etmiş ve doğum kontrolü ile kürtajın kendilerine hak olarak tanınması talebini gündeme getirmeye başlamıştır. Bu açıdan erkek-egemen muhafazakar zihniyetlerin doğum kontrolüne karşı çıkması ve kürtaja karar vermede kadının isteğini tek başına yeterli görmemesi manidardır.