Bunun doğrudan kızılötesi ışıkla alakası yok. Gökyüzünde yıldızlara baktığınızda da geçmişi görüyorsunuz. Örneğin kuzey yarım küreden görülebilen en yakın yıldız olan Sirius'a baktığınızda 8,6 yıl önceki halini görüyorsunuz. Bunun sebebi ışığın hızı. Işık sonsuz hızda ilerlemez. Saniyede 299.792.458 (yaklaşık üç yüz milyon) metre hızla ilerler. Ancak yıldızlar ya da galaksiler arası mesafe çok fazla olduğundan, ışığın bize gelmesi zaman alır. Işığın bir yılda aldığı mesafeye ışık yılı denir. Bu bir zaman değil mesade birimidir ve yaklaşık 9,5 trilyon kilometredir. Yani 9,5 trilyon kilometre uzakta bir yıldızın ışığının bize ulaşması bir yıl sürerdi. Bu nedenle onun bir yıl önceki halini görürdük.
James Webb Uzay Teleskobu'nun kızılötesi olmasının nedeni ise farklı:
Aynı kaynaktan yayılan iki ardışık dalga arası mesafeye dalga boyu denir. Kaynak bize yaklaşırsa dalga boyu azalır, uzaklaşırsa artar. Buna Doppler Etkisi denir. Bunu şöyle düşünebilirsiniz:
Bir hedefe sabit aralıklarla dart atıyorsunuz. Yerinizi değiştirmeden atarsanız iki ardışık dart arası mesafe bir metre olsun. Ama attıktan sonra yarım metre geriye giderek tekrar atarsanız, attığınız dart bir metre ikeri gidecek, siz yarım metre geriye gip atacaksınız ve ardışık iki dart arası mesafe 1 metreden 1,5 metreye çıkacak.
Galaksiler bize ne kadar uzaksa o kadar hızla uzaklaşırlar ve ışıkları kızılötesi olur. Bunları gözlemlemek için kızılötesi teleskoplara ihtiyacımız vardır. Böylece daha uzaktaki cisimleri görebilir ve zamanda daha fazla geriye bakabiliriz. Ama zamanda geriye bakmak için bu şart değildir. Güneş'in ışığı bile bize 8 dakikada ulaşır, yani Güneş'in 8 dakika önceki halini görüyoruz. Ama daha da uzağa, daha da geçmişe bakmak için kızılötesi teleskopları kullanıyoruz.