En başta iyi ve kötü kavramlarını üreten, insan. Ya da bilişsel kapasite. Ve bir şeyin iyi ya da kötü olmasının nedenleri de doğal olarak bu kompleks beyin tarafından kurgulanmakta. Şartlar referans alınarak bir durum iyi ya da kötü olarak nitelenir. Ancak şartları değerlendirme, herkes açısından farklı olacaktır. Aynı şartlarda bir birey, belli bir faaliyetin gerekliliğine önemine kanaat getirirken, bir diğeri başka bir faaliyeti önemli değerli (iyi) niteleyebilir. Bir kişi kendi menfaatini merkeze koyarak, onu tehlikeye sokacak ihtimalleri -kötü- olarak nitelendirebilir. Aynı şekilde bir diğeri de, bütünü merkeze koyarak, bütünün menfaatine zarar verecek her şeyi -kötü-, aksini de -iyi- olarak nitelendirebilecektir.
Aslında insan üretimi tüm kavramlar mutlak görecelilik içindedir. Referanslar değiştiğinde, tüm kavramlar değişken bir anlam yapısında kalmakta. Doğru yanlış, iyi kötü, güzel çirkin gibi soyut kavramlar da, onu tanımlayana göre değiştiği için göreceli olmak zorundadır. Herkesin tanımlama kriterleri değiştiği için, sonuç değişken olacaktır.
Mağara adamı teorisinde, mağarada yaşayan kişi, bir başkasının malını gasp ederek, yaşamak için tehlike oluşturacak bireyleri öldürerek yaşamda kalmayı başarmıştır. Ve bu kişilerin genleri aktarılmıştır. Şimdi bize kötü gelen faaliyetler, o dönemde yaşamda kalmaya neden olmuştu. Evrensel etik değerler açısından o dönemde yapılsa da -kötü- olarak nitelendireceğimiz davranış biçimleri, homosapiens in yaşamda kalacak bireylerini seçti.