Sizin verdiğiniz örneklerde her iki insanın mutlu olması diye ifade ettiğiniz şey sonuçtur. Sonuç odaklı bir yaklaşım da ikisinin de mutlu olmasını referans alarak iyi ve kötü kişiden kişiye değişir gibi bir sonuca varabilirsiniz. Ancak her iki insanın davranışına içerik olarak bakarsanız biri başka bir insana zarar vermektedir ve bu iyi olamaz. Nedeni ise kişinin kendisi açısından kendi benliği referanstır. Bunu anlamak aslında çok kolaydır. Mesela Başkasına zarar veren kişi kendisine zarar verilmesini istemez. Bu da herkes bir benliğe sahip olduğundan insanlar arasında yaptığının objektif bakımdan kötü olduğunu ortaya koyar. Sadece o kendi benliğini unuttuğu veya geride bıraktığı için zarar vermeyi başarabiliyor bir durumdadır. Kendi benliğini kullanan ve fark eden biri başkasına kolay kolay zarar veremez. Çünkü böyle bir kişi kendi benliğinde karşısındaki kişinin durumunu algılamaktadır. (Acısını hissetmektedir. Aynı şekilde başkasına yardım eden de yardım edilenin mutluluğunu hisseder. Hissetmek derken de bu soyut bir durum değildir. Beyinlerimizdeki ayna nöronlar aynı acıyı veya mutluluğu bize (bedenlerimizi) yansıtır bizzat kendi benliğiniz de bunu deneyimlemenizi belli ölçüde sağlar. Maalesef insanlar ayna nöronların işlevini bilmedikleri için vicdan diye ifade edilen empatik olguyu soyut bir kavram olarak algılar. Oysa bu biyolojik bir mekanizmadır. Bu yüzden Ahlak ve etik biyolojik kökeni olan objektif bir referansa dayanır.)