İyilik, kötülük tamamen değişken kavramlar. Ve bir insanı, iyi ya da kötü olarak tanımlayabilmek zor.
Elbette tüm dünya insanlarının ortak değerleri ve erdemli olarak gördüğü vasıflar var. Ve bu vasıfları içeren eylemlerde bulunan insanları iyi, bulunmayanları kötü olarak tanımlıyoruz ama buradaki iyilik güç, yeterlilik, kararlılık, kötülük de zayıflık, korku, acziyet gibi vasıflar ise de bu iyilik ve kötülük de aslında birer irade ve tercihten çok pek de iradeyle ve tercihle biçimlenmeyen durumlar olabilir. Yani bir insanı hayat kurtaran bir kişi ile bir katil kılan ayrım, aslında çok küçük olabilir. Aynı kişi, çocukluğunda yaşadığı çok basit bir olayla bu ayrımda farklı noktalara yönelebilir. İyilik iyi şans, kötülük kötü şansla ortaya çıkan durumlar olabilir.
Ama elbette hiç kimse, kendisine silah doğrultan biri için "çocukluğunda kötü bir şey yaşamış olmalı" da demez. Kötülüklere karşı naifçe duygular ve yaklaşımlar beslemek de gerçekçi değildir. Fiilen tüm toplumlar, sınırları pek net olmasa da kötülük olarak adlandırdığı bir alan belirler ve bu alana girenleri hem bireylerin hem toplumun devamlılığı, huzuru, sağlığı için dışlar, cezalandırır hatta yeri geldiğinde öldürür.
Özetle... Felsefi ve kavramsal olarak iyiliği ve kötülüğü inceleyebilir ve tartışabiliriz. Ama gerçek dünyada ve fiiliyatta iyilik ve kötülüğü, hem bireylerin hem de toplumların devamlılığı için gayet net çizgilerle ayırır ve ona göre yaşarız. Ve bu gayet de gerekli bir tercihtir.
Umarım fikir verebilmişimdir. Sağlıcakla...