Bu konuda gençlik yıllarımda okuduğum bir çizgi romanda şöyle bir teori vardı, ışınlanma demek bireyin yada nesnenin tüm atomlarının ayrışması ve sonra tekrar birleştirilmesidir. Işınlama cihazı ise insan/nesne'nin atomlarının sırasını kayıt etmeye yarayan cihazlardı.
Ve insan her ışınlandığında ölüyordu, aslında her ışınlanma sonrası oluşan yeni beden yalnızca sizin zihninizin bir kopyasıydı. Ancak bu kopyalama ışınlanma cihazı tarafından o kadar pürüzsüz bir halde yapılıyordu ki siz öldüğünüzü anlamlandıramıyordunuz bile. Çünkü birebir kopyalanmış bir zihinde, kimin öldüğü kimin yaşadığı tam bir paradox.
Konuyla alakalı daha güncel yine bir çizgi romandan örnek verecek olursak: İnvincible çizgi romanında mavi renkli kardeşler vardı bunlar sürekli olarak kendilerini klonluyorlardı daha sonra klon vücuda kendi zihinlerini kopyalıyorlardı. Bu işlemi kardeşlerden birisi öldüğünde tekrarlıyorlardı, sonuç olarak yüzlerce yıldır sürekli yeni kopyalar üreterek yaşam devam ediyorlardı ama ilk ve gerçek kişi bilinmeyen bir zaman aralığında ölmüştü. Ancak düşünceleri olduğu yerden devam ediyordu, tabiki ilk ölen orjinal kişi bunların hiçbirinin farkında değil çünkü artık yaşamıyor.
Not: Bilimsel bir cevap olmadığının farkındayım ama bu tarz ögelerlede hayal gücünü beslemenin bir zararını görmüyorum.