Işınlanmayla ilgili çalışmalar yapıldığını duymuştum ve en olası yolun kuantum pozisyonumuzun bilgisini kaydedip o bilgileri aktarımıyla olduğuydu, o zaman benim kuantum pozisyonlarımın bir kaydı tutulsa ve vücudumdaki atom sayıları herhangi bir pozisyonundaki atom sayısıyla aynı olsa ben yaşlılıktan , hastalıklardan kurtulabilirim?
Teorik olarak ilk bakışta doğru gibi görünse de aslında doğru degil.
Bir sistemi özgün kılan şey onu oluşturan yapıtaşlarının nasıl bir araya geldiğinin bilgisi. Işınlanma da (kuantum teleportasyon) tam olarak bu bilginin elde edilmesi ve aktarilmasindan başka bir şey değil. Yapıtaşları evrenin her köşesinde mevcut. Bu yapıtaşları ile bilgi birleştirildiğinde sistem ışınlanmış oluyor.
Eğer insanın anlık bilgisi de elde edilebilir ve depolanabilir ise, Windows işletim sistemindeki "sistem geri yükleme" benzeri bir işlemle eski günlerimize dönüp yeniden başlayabiliriz o günden. Düşünsenize, covid 19 testiniz pozitif çıkıyor ve bir ay önceki bilginiz veritabanından çağrılıyor ve yükleniyor. Artık 1 ay öncesindesiniz, kendinize daha çok dikkat edip hastalığa yakalanmayabilirsiniz.
Ancak durum böyle degil. Sizi oluşturan yapıtaşlarının bilgisi "kuantumsal" bilgi, yani sizin dalga fonksiyonunuz ya da eş deyişle durum vektörünüz. Bir durum vektörünün ne olduğunu tesbit ederseniz o durumu yok etmiş oluyorsunuz. Yani kendi durum vektörünüzü tesbit etmek, kendinizin yok olması ile sonuçlanıyor. Bu, klasik benzeri olmayan ve kuantum fiziginde "ölçme problemi" olarak bilinen hikaye. ışınlanma da bu şekilde zaten, sistem bir yerde yok olup başka bir yerde ortaya çıkartılıyor.
Sonuç olarak kendi durum vektörünüzün (bilginizin) tesbiti sizin yok olmanızla sonuçlanacağı icin, soru açıklamasında verilen şeylerin olması mümkün degildir.
Yaşlılıktan veya hastalıktan kurtulman bir nevi ölmemek anlamına geliyor. Ölüme fiziksel açıdan yaklaştığımızda karşımıza iki gerçek çıkıyor: İlki, kapalı sistemlerde entropinin, yani düzensizliğin daima artmak zorunda olduğu gerçeğidir. Termodinamiğin ikinci yasası bunu söyler. Açık sistemlerde ise entropi artışına dışarıdan enerji alarak karşı koymak mümkündür. Yani entropi ile enerji arasındaki ilişki iyi anlaşılmalıdır: Entropinin mutlak suretle artması gerektiği sistemler, dışarıdan enerji veya kütle akışı olmayan sistemlerdir. Canlılık için böyle bir şey mümkün değildir çünkü bütün canlılar yemek zorundadır (yane enerji almalı.) Biz düzenli bir yemeği yiyerek onu düzensiz bir hale sokuyoruz ama biz ondan aldığımız enerjiyle düzenli halimizi sürdürüyoruz. Ama öldüğümüzde bedenimiz artık dışarıdan bir enerji alamadığı için kapalı bir sistem oluyoruz. Ama ölümü fiziksel olarak tanımlayacak olursak: Bir nevi, termodinamiğin ikinci yasasına belli bir süre direndikten sonra yenik düşmek gibi gözüküyor. İşte tam da bu entropi kavramı dolayısıyla doğada hiçbir varlık belirli sürelerin üzerinde var olamamaktadır. Her şeyin, hatta belki de Evren'in kendisinin de bir ömrü vardır. Fizik yasaları, doğa içerisinde bir devinimi, değişimi ve dönüşümü tetiklemektedir. Hiçbir varlık, Evren içerisinde sabit yapılı değildir. Her şey ama her şey değişir. Gözümüze oldukça sabit gelen bir nesne içerisindeki atomlar bile sürekli titreşim halindedir; atom altı parçacıkları her an değişim içerisindedir. Bu hareketler ve değişimler, bir maddenin göze her ne kadar sabitmiş gibi gelse de, aslında sürekli değiştiğini göstermektedir. Daha fazla uzatmıyorum kısacası senin ölümsüz olman bu yasaya (Entropi) göre olanaksızdır. Yane atomlar bile değişirken seni başka bir bedene ışınlamak seni mutlak sondan uzaklaştırmaz. Yane kısaca bedenin değişirken evrende bulunan atomlar da değişir, buna evrenin kendisi de dahildir. O yüzden kendini başka bir bedene ışınlaman bunlardan kurtulmana sebep olmaz.