Işık, elektromanyetik spektrumun bir parçasıdır ve fotonlar aracılığıyla yayılır. Bilimsel olarak, ışığın vakumdaki hızı evrensel bir sabittir: yaklaşık 299.792.458 metre/saniye (tam olarak c). Bu hız, Einstein’ın özel görelilik teorisinin temel taşlarından biridir ve evrendeki en yüksek hız sınırı olarak kabul edilir. Işık, bir kaynaktan çıktığında, dalga ve parçacık özellikleriyle belirli bir mesafeyi belirli bir sürede kat eder. Örneğin, Güneş’ten Dünya’ya ışığın ulaşması yaklaşık 8 dakika 20 saniye sürer.
Karanlık ise fiziksel bir varlık değildir; bir şeyin "yayılması" için maddi bir formu ya da enerjisi olması gerekir, ama karanlık yalnızca ışığın yokluğunu tanımlar. Bir odada ışığı kapattığınızda, fotonlar artık yayılmayı durdurur ve gözlerimiz bu enerji eksikliğini "karanlık" olarak algılar. Peki, bu durumda karanlık ne kadar hızlı "yayılır"? Teknik olarak, karanlık bir yayılma sürecinden ziyade bir durumdur. Işık kaynağından gelen foton akışı kesildiğinde, karanlık o bölgede anında belirir. Bu, karanlığın bir "hız"dan çok, ışığın geri çekilmesine veya engellenmesine bağlı bir sonuç olduğunu gösterir. Örneğin, bir el fenerini kapattığınızda, ışığın kaybolmasıyla karanlık aynı anda ortaya çıkar; bu geçiş, ışığın son fotonlarının hareket hızıyla sınırlıdır. Yani, karanlığın "hızı" diye bir şey varsa, bu, ışığın hızına (c) eşdeğerdir, ama bu bile tam doğru bir ifade değildir, çünkü karanlık aktif bir şekilde "hareket etmez".