Merhabalar. Işığın doğasını anlamak için yüzyıllardır bilim insanları çalışmalar yapmakta. Einstein, Newton, Max Planck, Thomas Young, Maxwell gibi birçok ünlü bilim insanı ışığın doğası hakkında araştırmalarda bulunmuştır.
Einstein fotoelektrik etki ile ışığın parçacık doğasını açıklamayı başarmıştır, aynı şekilde Newton; gerçekleştirdiği prizma deneyleri ile ışığın parçacıklardan oluştuğunu ileri sürmüştür.
1600'lü yıllarda ise Huygens ışığın doğasında dalga gibi davranmanın olduğunu deneylerle ispatlamaya çalıştı. Yarık deneylerinin ilk temelleri Huygens tarafından atılmıştır.
Daha sonraları Thomas Young tarafından gerçekleştirilen çift yarık deneyi bizlere şunu söylemektedir: "Eğer ışık tamamen sıradan parçacıklardan oluşsaydı ve bu parçacıklar bir yarıktan geçirilip ekrana çarptırılsaydı, yarığın büyüklüğüne ve şekline bağlı bir desen görürdük. Halbuki, tek yarık deneyi gerçekleştirildiğinde, ekrandaki desen bir dağılma desenidir, ortada dar bir merkezi bant ve ona paralel olarak dizilmiş daha karanlık bantlar olarak görünür." Bu şekilde ışığın dalga doğası yapılan deneyler ile anlaşılmış oldu.
Sizin bahsettiğiniz gözlemci olup olmaması durumu ise oldukça ilginç bir durumdur. Foton, elektron gibi parçacıkların kuantum durumunun aynı anda farklı durumlarda olabilmesi anlamına gelen “Süperpozisyon” teoremine göre maddenin en küçük yapıtaşlarından biri olan elektronlar, parçacık fonksiyonlarını da dalga fonksiyonlarını da taşıyabiliyorlar. Biz onları izlemeye çalışırsak gerçekliğimize ayak uyduruyor ve parçacık davranışında bulunuyorlar. Fakat anlamaya çalışmazsak dalga gibi davranmaya devam ederek girişim deseni oluşturuyorlar.
Kuantum Fiziği'nin ve teknolojinin de gelişimiyle bu durumun neden ve nasıl gerçekleştiği hakkındaki soru işaretleri umarız çözülecektir.
Kaynaklar
- Yazar Yok. Işığım Doğası . (15 Eylül 2020). Alındığı Tarih: 15 Eylül 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı
- Yazar Yok. Çift Yarık Deneyi . (15 Eylül 2020). Alındığı Tarih: 15 Eylül 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı