Evet, o sesler gerçek.
Uzay çok gürültülü bir yerdir aslında. Hava molekülleri olmadığı için bu sesler bize kadar ulaşamaz çünkü ses dalgaları yayılmak için yoğun bir ortama ihtiyaç duyar. Sesi ortaya çıkartan şey ise, titreşim ve yüklü elektromanyetik parçacıklarının etkileşimidir. Teknolojimiz yardımıyla bu titreşim ve etkileşimi uzaktan kaydedebiliyoruz ve bu kayıtarı bilgisayar yardımı ile insanların duyabileceği frekanslara çevirebiliyoruz.
Radyo frekansı yayan gök cisimlerinin sesini kaydetmek daha kolaydır. Nötron yıldızları, karadelikler veya bazı gaz devlerinin yaydığı radyo frekansları gezegenimize kadar yayılır. Bu kayıtları, duyabileceğimiz frekanslara getirmek, göreceli olarak daha kolay bir iştir. SETI bunu uzun zamandır yapıyor zaten.
Ek olarak, 10 Hz ile 400 kHz arasındaki plasma dalgalarını kayıt edebilen Van Allen sondasına bağlı EMFISIS sensörlerinden alınan verileri de ses dalgasına çevirebiliyoruz. Yalnız bunun için kaynağa yakın olmak gerekiyor.
Bunların dışında titreşimin yaydığı ısıyı da ses dalgalarına çevirebiliyoruz. Titreşim atmosferik ortamda ses dalgalarına dönüşür ve yayılır. Uzayda bu gerçekleşmediği için, titreşim sonucu ortaya çıkan enerji ısı olarak yayılır. Biz de bu ısıyı ölçüp bunu ses dalgalarına çevirebiliriz. Bu da o titreşimin yayması gereken sesi duymamıza olanak sunar.
NASA'nın yayınladığı, güneş sistemine ait sesler, her bir gezegen için en az 60 saatlık kayıdın, "audio" formatına çevirilmiş halidir.
371 görüntülenme