İnsan, evrendeki diğer canlılardan çok farklı özellik ve niteliklere sahip bir varlıktır. Yaşadığımız dünya gezegeninde en çok gördüğümüz, duyduğumuz, konuştuğumuz, sosyal yaşamı paylaştığımız "insanı" tanıyabilme konusunda çok yol aldığımızı söylemek için çok erken olduğunu düşünenler denim. İnsan ruhuyla, bedeniyle, aklıyla, kalbiyle, umuduyla,hayaliyle, hatta rüyalarıyla, düşüncesiyle kısacası herşeyi ile farklı bir varlık. İnsanın doğuştan getirdiklerini, çevresinin yükledikleri, eğitimlerin yükledikleri, inançların yükledikleri, öz benliğiyle tanışıp öğrendikleri ile getirdiklerini harmanlayarak birşeyleri anlamaya, anlamlandırma arayışı yaşamı son bulana kadar devam eder. Sevap ve günah kavramlarının içrek yapılarını bilmenin yolu, insanı tanımlama dan tanımaktan geçtiğine inanıyorum. İnsanı, her türlü yapısıyla öğrendikten sonra insanın yüklenmiş veya yükletilen kavramları yorumlamak daha çok sağlıklı olacağını düşünüyorum. Koşulsuzluk ilkesiyle her insanı tek, tek değilde ortak ve evrensel normlara, kriterlere sahip olarak değerlendirirsek, günah ve sevap kavramlarının henüz tam olarak bilmediğimiz, zaman zaman anlamakta da zorluk çektiğimiz ama herkesçe kabul edilen vicdanlarımızın zemin renklerini oluşturan siyah ve beyaz renkler gibi olduğunu düşünüyorum.