Sosyolog Jonathan Turner duyguları ve evrimini inceliyor. Teorisine göre insanları primatlardan öne geçiren adım, birlikte ve daha büyük topluluklar kurabilmek için dört temel duygunun birleşiminden doğan yeni duygular ile zihinsel kapasitelerini genişletmiş olmaları.
Hayvanlarda da gorulen 4 temel duygu; saldırganlık, korku, üzüntü ve mutluluk. Bu duyguları oluşturan duyular ve hormonlar işbirliği ile gelişen yolakları da açıklamak mümkün.
Korku; duyma, görme, koku ve dokunma duyularını uyaran etmene bağlı olarak salgılanan stres hormonlarının (en bilineni kortizol) ile oluşuyor. Adrenalin hormonunun salgılanma sıklığı ve adrenalinin geri yıkımının süresi ile öfke arasında bağlantı kurulabiliyor. Serotonin salgılsı ile mutluluk ve seritonin eksikliği ile de depresyon ve derin hüzün (melankoli) oluşuyor.
Halihazirda 3'ü negatif olan bu duygularla topluluğu bir arada tutmak imkansiz olunca birincil ve ikincil kombinasyonlar gelisiyor. Örneğin mutluluk ve öfkenin birleşimi öç alma, intikam duygusu; öfke ve korkunun birleşimi kıskançlık. Korku ve mutluluk itikat, sadaket duygusunu doğuruyor. Ikincil kombinasyinlar daha karmaşık; utanç suçluluk gibi duygular üzüntü, korku ve öfkenin birleşimi.
Sarılmaya gelince; en yaygın olarak anne ve bebek arasında görülüyor. Kuşlar ve memeliler gibi bakıma muhtaç yavruların olduğu ve özellikle emzirmenin gerektiği anne yavru ilişkilerinde temasa bağlı östrojen hormonu salgılanıyor. Primatların çoğunlukla yavrularının ilk iki yıl boyunca anneye tutunatak gezdiğini biliyoruz. Keseli hayvanlarda da yine yavru anne kesesinde taşınıyor. Fiziksel temas östrojen salınımını arttırıyor. Bu ilişki de empati, bağlanma gibi duyguların oluşmasını sağlamış.