Şöyle düşünelim.
Kendimizi olduğumuzdan daha zeki, daha güzel, daha yetenekli, daha zengin, daha mutlu vs vs kabul etmeye eğilimliyizdir. Hatta mantığımızı manipüle ederek kendimize kabullendirecek kadar güçlüyüz bu konuda. Psikolojik bir savunma mekanizması gibi düşünülebilir. Kendimizi önemsemiş olmak, bizi yaşamda tutmaya değer bir pozitif tutum oluşturur. Bu yüzden sosyal onam almak gibi kompleks ihtiyaçlar oluşturmuş durumdayız. Kendimize karşı rasyonel kalmak bizim için mental olarak en zor denge durumu. Kişi önce kendini önemser. İşte bu yüzden olduğumuzu zannettiğimiz kişi ve aslında olduğumuz kişi farklılaşması söz konusudur. Olmak istediğimiz ve dışarıdan olduğumuz zannedilen kişileri görmezden gelirsek, zihnimizde kendimize ait oluşmuş imajın, rasyonel karşılığından farklı oluşu, hayata bakış açımızı ortaya koyan bir durum.
Aslında olana değil, olmasını istediğimize inanmaya çalışıyoruz, önce kendimizde.
Diğer yandan birinci derece yakınlarımıza karşı da rasyonel kalamayız. Bize göre ebeveynimiz olduklarından daha iyi, daha masum, daha değerli-önemli vs vs dirler. Onların hatalarını kusurlarını eksikliklerini görmezden geliriz. Bu yakınları koruma, onların ihtiyaçlarını giderme, sahip çıkma gibi konularda ekstra neden sağlamıştır.
Ve dahi kendi bakış açımıza, varoluş yorumumuza, sevdiğimiz şeylere de rasyonel değiliz. Kendi bakış açımızın en doğru olduğunu düşünerek bununla yetinmeyip savunmaya dahi geçebiliriz. (Kendi düşüncemizin, varoluşun ne kadarından aldığımız bilgiyle inşa edildiğini düşünmeden) Aynı nedenler, sevdiğimiz alanlarda başarımızı da artırır. Sevdiğimiz bilim dalında sıradan insanlardan daha ileri gitmemizi sağlar enzimin reaksiyonun süresini kısaltması gibi. Keşifleri, buluşları hızlandırır öğrenme anlama kavrama üzerinden haz mekanizması ile.
İşte insanın psikolojik olarak yanlı, taraflı, kutuplaşmaya meyilli yapısı nedeniyle GERÇEĞİ OLDUĞU GİBİ DEĞİL, OLMASINI İSTEDİĞİ HALİ ile kabul etmeyi tercih eder. Yorumlar. Anlam yükler. Fizik evrene ait bilgisinin yetersizliğini görmeden, ona anlam yükleyebilecek haddi bulabilmesi için taraflı olması bir gerekliliktir. (Ancak savunabilmek için hiçbir gereklilik söz konusu değildir.) Kişi taraflaştığında, kutuplaştığında (belli bir seviyeye kadar) daha iyi anlama kavrama çabasına girebilir. Ancak bu kısa sürmelidir. DENGE, hem kendi bakış açısına, hem de kendisi dışındaki bakış açılarına karşı rasyonel kalabilme becerisindedir. Bunu başaramayan hiçbir bilinç, yetişkin olamamıştır. Daha çok ergen zihinler - kültürler olarak, içeriğinden haberleri olmayan düşünce yapılarının savunucuları olarak onları afişe ederek yaşamayı tercih ederler, derinleşmeyi gereksiz bulurlar. Bizim kültür yapımızda olduğu gibi.
Kaynaklar
- Mehmet Sadi BİLGİÇ. Türkiye’de Kimlikler Arası Kutuplaşmanın Sosyal Mesafe Üzerinden Ölçümü Ve Toplumsal Güvenliğe Etkisi. (17 Kasım 2020). Alındığı Tarih: 17 Kasım 2020. Alındığı Yer: | Arşiv Bağlantısı