Şuanda beyniniz tabiri caizse otopilot olarak bedeninizin ayakta dururken dengesini sağlıyor ancak siz bunu hiç fark etmiyorsunuz. Sizin havayı veya boşluğu görmemenizin nedeni de aynı duruma dayanıyor. Doğduktan sonra beyniniz görme bakımından görülebilir ışığa göre bir ön programdan geçiyor. Böylece özel nöronlar ile evrendeki herşeyi görebilen durumdan çıkmış oluyorsunuz ve bazı şeyleri göremiyorsunuz. Bu tüm canlılarda bulundukları ortama göre böyledir. Balıkların bulunduğu ortama göre de bu böyledir. Üstelik beyindeki özel harekete duyarlı nöronlar için de aynı durum ve programlama geçerlidir. Bu sayede evrendeki hareketlere duyarlı nöronlar sayesinde hareketleri beynimiz direk algılayıp bize sunabiliyor. Eğer bu olmasaydı hareketlere bu denli duyarlı olmaz veya algılayamayabilirdik. Ekteki kitabı bu konuda okursanız görmenin ne kadar farklı özelliklere dayandığını daha net anlarsınız. Bu kitap görmenin özelliklerine dair bize inanılmaz bilgiler ve çalışma sonuçları sunuyor. [1]
Son olarak görme biçimimizi ve evrenin gördüğümüz biçimini aslında beyinlerimiz üretmektedir. Beyinlerimiz evrene dair özel bir veri işleme yaparak bize gördüğümüz evreni sunuyor. Gerçekte evren dış dünyada kozmik bir enerji yumağı halinde uzay ve cisimler bütün bir yapıdadır. Uzay ayrı nesneler ayrı bir durum yoktur. Bizim için bu ayrılığı yukarıdaki ön programdan geçen beyinlerimiz üretiyor. Evrendeki herşeyi olduğu gibi algılamadığımız için bu ayrım ortaya çıkıyor. Üstelik beynin bu 'algılamama' özelliği muhtemelen kuantum eş güdüme dayanıyor çünkü başka türlü bir şeyin başka bir şeyi algılamaması gibi bir durumun olması imkansızdır. Örneğin siz ayakta dururken dengeyi sağlayan beyninizdeki bu konuda işlem yapan nöronlar siz farkında olmasanız da bu işlemi gerçekleştiriyor. Yani aslında bu nöronlar heran bu etkileşimi gerçekleştiriyor. Veya bir odadaki kokuya bir süre sonra duyarsızlaşma ve bu kokuyu algılamama nedeniniz kokunun odada yok olmaması değil beyninizden kaynaklı bir durumdur. Etkileşim bu konuda beyninizdeki koku reseptörleri ile devam eder ama siz bunu algılamazsınız. Bu nedenle Evrende bir nesne diğeri ile etkileşim kurmaz dediğimiz durumlarda bile aslında etkileşim vardır ancak bu etkileşim örneğin bir cismin içinden geçme hali gibi etkileşimlere veya eş güdümlülüğe dayanır. Aksi halde hiç bir etkileşimsiz durum evrende gerçekleşmiyordur. Bunlar ise aslında tamamen kuantum seviyesinde gerçekleşir. Kuantum fiziği klasik fizik diye bir ayrım yoktur. Evrenin fiziği kuantum fiziğidir. Bütün etkileşimler evrende kuantum fiziğine göre gerçekleşir. Bizlerin algılama biçimine göre evren çok başka şekilde işliyor. Bizler daha önce size yazdığım tanımlama alışkanlıkları ile olanı biteni çok basite indirgemiş ve alışmış olarak algılıyoruz oysa olan bitenler inanılmaz kompleks durumlara dayanıyor. Evrim ağacında bir bıçak havucu nasıl kesiyor buna dair bir yazı var bu yazı bu konuda size bir fikir verecektir. Gerçekte gündelik en basit etkileşimler bile henüz gerçekte açıklanmış değildir. Bunun sebebi de yukarıda açıkladığım aslında evrende herşeyin ve tüm etkileşimlerin gerçekte kuantum fiziğine dayalı gerçekleşiyor olmasıdır.
Kaynaklar
- F. Crick. Şaşırtan Varsayım. ISBN: 9789754030693. Yayınevi: Tübitak Yayınları.