Kendini dindar olarak tanımlayıp rasyonel düşünceye uzak durmayı meşru gören kitleler, sadece evrimi reddetmiyor, bilime de sırtını dönmüş durumda. En temel neden başta rasyoneliteyi kaybetmesi. Ancak bu sadece bir semptom. Asıl neden değil.
Biliyoruz ki, kilise baskısı bir dönem yazılmış incil içeriğine uymayan bütün görüş düşünce araştırmayı yok etmeyi misyon edinmişti. Sözde tanrı sözüne karşı gelinememesi durumu, net bilimsel bulgulara ulaşan insanların bile ölümüne neden olmaktaydı. İşte bu kilise baskısı ve hıristiyanlığın RUHBANlığı kutsayan yaklaşımları, müslümanların kültürüne sızmayı ve etkin olmayı başarması üzerine, tanrının sözünden bizim anladığımıza karşıt hiçbirşey ortaya konamaz, koyan olursa haindir dinsizdir, dindarlık kapanarak zikir çekmektir anlayışı hakim olmaya başladı. Sadece bu nedenle değil tabii ki. Ruhbanlık anlayışının, müslüman yaşam tarzına bilinçli olarak sızdırıldığına dair tarihsel bulgular var. Dine aitmiş gibi gösterilen yeni ritüel - sistemler kurgulanarak, gerçek hayattan kopmanın, kendine dönerek içe yönelmenin tek başına kutsanması söz konusu olmuştur.
Evrim inkarcılığı da hıristiyanlıktan bize geçmiş bir yaklaşımdır. Kutsal kaynaklarda yaratılışın başlangıcına dair herhangi net bir ifadenin geçmiyor olmasına rağmen, kişiler sadece bilimsel argümanların TANRI YARATMIŞTIR demiyor olmasından bile rahatsızlık duyarak, abiyogenezin ya da türlerin genetik varyasyonlarla değişimini tanrı yaratımına alternatifmiş gibi algılanması söz konusu olmuştur. Diğer yandan bilimsel evrim teorisi yanında darwinizm olarak bilinen, dinlere karşı odakların, evrimi tanrı yaratımına karşı tez olarak sunması da konuyu kutuplamaya iten bir faktör. Çünkü zaten bilimsel literatüre uzaklığı fersah ile ölçülen dindar kesimin, bilimsel evrim ile darwinist odakları ayıracak bakış açıları söz konusu olamamaktadır.
Yani bu kişiler sadece evrim teorisine değil, bilime de mesafeli, şüpheci durmaktalar. Bütün bilim insanlarının ateist olduğunu zannetmekteler. Bilimin tanrısal metinlere karşı olduğunu zannetmekteler. Kırmızı asa, sözler köşkü vs vs oluşumlar tamamen bu kriterlere uyan, belli bir düşünceyi kutsayıp temel alıp, diğer bütün bakış açılarını dışlayıp yargılayan yaklaşımlarıyla rasyonaliteden kopmuş gençler malesef. Onlar, toplumdaki bu tarz kişileri temsil eden simgeler. Yani böyle düşünen kitlelerin, sosyal dışa vurumu.
Rasyonalite ile barışmamış bir bakış açısı sağlıklı olamaz.
Rasyonaliteden bağımsız İYİLİK söz konusu olamaz.