Tarih boyunca kişinin kendi hayatına son vermesi farklı şekilllerde açıklanmış ve yorumlanmıştır. İntihar, bahsettiğiniz gibi her toplumda ve her inanç sisteminde acizlik veya "depresyondan son kaçış yolu" olarak görülmemektedir. Şüphesiz, bu düşüncenin topluma yerleşmesini sağlayan büyük bir faktör de yıllardır süregelen inanç sistemleridir. Tarihi incelediğimizde, ruhun ölümsüzlüğüne inanan toplumlar ve gruplar intihara karşı çıkmışlardır (Örneğin Pisagorcular). Fakat intihar hakkını destekleyen inanç sistemleri de bulunmaktadır. Bu hakkı savunan ilk kararlı girişim Stoacılara aittir. Onlara göre intihar, ahlaki olarak doğtu veya yanlış değildir, hatta belirli koşullarda yapılması gereklidir. İnsan, ölüm vaktine kendisi karar verebilmelidir. Stoacı bir düşünür olan Seneca, intihar hakkında "İyi insan yaşaması gerektiği kadar yaşar, yaşayabildiği kadar değil." demiştir.Farklı bir örnek olarak da Hegeisas'ı gösterebiliriz. Yunan felsefe tarihinde peisithanatos (ölüme ikna eden) olarak adı geçmektedir. Bu ve daha nice örnekte görebileceğimiz gibi insanın kendi hayatına son vermesi tartışmalı ve farklı şekillerde yorumlanabilecek bir konudur. Din ile felsefenin iç içe olduğu vakitte ise, insan hayatının Tanrı'ya ait oluşu ve ona son verme hakkının da insanın elinde olmaması inancı ile bahsi geçen tartışmalar tarafsız yapılamamaktadır.
Kaynaklar
- Yazar Yok. Seneca- Mutlu Bir Yaşam Üzerine. (24 Haziran 2019). Alındığı Tarih: 24 Haziran 2019. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı