çevremizi, eski yaşatılarımızı ve kendimizi sorgulamamız bir cehennemdir, çünkü o insan belki de çevresinin farkında olmadığı şeyin farkındadır ve o ona büyük bir sorgunun yalnızlığın içine sürüklüyor ve bu durum ben kimim? Sorusunu soruyor kendine ve o soru karşısında kendinden başka bir kaynağı yoktur bu yüzden insan bu sorunun cevabını aramak için her türlü olasılığı düşünüyor ve kafası allak bullak oluyor ve hâlâ kendince mantıklı cevap bulamazsa kendi varlığından dahi şüphelenir ve bu bize bir filozofu ve önün en çok bilinen sözünü hatırlatıyor “düşünüyorum öyleyse varım” bu sözün sahibi Descartes, kuşkuculuğun kurucularından biri ve kendi varlığını bu sözle kanıtlıyor. Descartes’in kendini bulmasındaki adımlar;
Duyularımız bazen bizi aldattığına göre, hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını farzetmeliyim.
Burada sobanın karşısında oturduğumu nasıl bilebilirim.
Bundan emin olamam. Rüya ya da hayal görüyor olabilirim.
Ya da muzip bir şeytan benimle oyun oynuyor olabilir.
Kuşku duymayacağım tek şey, bir şey düşünüyor olmam. Rüya gördüğümü, benimle alay edildiğini ya da bir bedenim olmadığını düşünsem bile bu böyle.
İşte buldum! Düşünüyorum, öyleyse varım.[1]
Kaynaklar
- dergipark.org.tr. Descartes Kuşkuculuk. Alındığı Tarih: 3 Ağustos 2022. Alındığı Yer: dergipark.org.tr | Arşiv Bağlantısı