Bilmek için belirli bir bilişsel düzeye ihtiyaç vardır. Bu sorunun biyolojik bir yanıtı olduğunu zannetmiyorum. Varlıklar içerisinde varlık şuuruna erişebilirme potansiyeli yalnızca insana verilmiştir. Yanıtının felsefi bağlamda değerlendirilmesi gerektiği görüşündeyim. Sistemik bir şekilde ilerlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Kendi görüşümü açıklayayım; insanın bilme potansiyeline sahip bir varlık olduğu konusunda bir görüş ayrılığına sahip olacağımızı düşünmüyorum. Teolojik ve metafiziksel oluştan soyutlanan "diğer varlık", bize bildiğini ne şekilde aktarıyor? Hangi algılayış ve aktarış kanalı vasıtası ile bunu yapıyor? Bu varlık bizim bildiğimizi bildiğini somut bir şekilde aktarabilmiş mi yoksa bu yalnızca bizim zannımızdan mi ileri geliyor? Şayet diğer varlık bizim bildiğimizi somut bir aktarma kanalı vasıtası ile yapamadı ise bu düşünce bizim zannımızdan doğmaktadır. Somutlaştırılamamış bu varsayım neticesinde oraya çıkan "Bir varlık bizim bildiğimizi biliyor." cümlesi bir zanndan ibarettir. Bu hususta bilen insan olmuş olacaktır. Diyelim ki metafiziksel ve teolojik sıfatlardan arındırılmış bu varlık -dolayısıyla bizler gibi somut olan- bu "diğer varlık" bize bildiğini somut bir kanal vasıtası ile aktardı. Bu hususta şu soru doğuyor, bunu bilen diğer varlık bu bilgiyi ne şekilde elde etti? Hangi iletişim kanalları vasıtası ile elde etti? Mesela ben bir şeyi biliyorum dediğin zaman bunu duyu organlarım vasıtası ile algılamış, bunu sindirmiş ve bir kanal vasıtası ile aktarmış olmak durumundayım. Bizim bu "diğer varlıktan" kastımız acaba hangi algılayış kanallarına sahip? Bu formda yeryüzündeki tek canlının insan olduğu düşüncesindeyim.