Açıkçası bir insanı, sırf insan diye değerli görülmemesi gerektiği taraftarıyım :) ben Marksist’im, benim için bir insan düşündüğü ve ürettiği kadar vardır. Yani topluma ne verdiği ile bireysel değeri ölçülebilir.
Üretim de düşünceler de para kazanmaktan bağımsız ölçülmeli. Yani aldığı gelir az olsa da topluma büyük yararlar sağlayabilir. Örneğin, Nikola Tesla parasız bir şekilde öldü, ama topluma ve insanlığa büyük icatlar vermiş bir insandır. Değerli bir insan olmasının yanı sıra parasızdı, çünkü ticari bir amacı olmadı hiçbir zaman.
Üretimi 2 ye ayırırsak, fikir ve üretim olarak 2’ye ayrılır. Üretim demek illa fiziksel olmak zorunda değildir. Mesela mühendislik, yazılım gibi meslekler fizikselden ziyade “düşüncesel” bir üretim yapıyorlar. Düşüncesel üretim, fiziksel üretimden daha değerlidir, çünkü artık fiziksel üretimi makineler yapıyor. Fikirler dediğimiz şey ise eğitim ve filozofluk gibi toplumu ileriye taşıyacak fikirlerin yaratılmasıdır. Voltaire’ninde dediği gibi dünya 2 şeyle yönetilir: silah ve kitaplarla. Silahlar er ya da geç düşünceye yenik düşer. En değerli insanlar işte fikir üretebilenlerdir.
Bu şekilde kimin ne ürettiği ya da ne kadar kaliteli ürünler ortaya çıkarttığına göre değer kavramı değişir. Ama genel olarak yukarda yazdıklarım gibi insanların bir değeri olduğuna ve bazı insanların değerinin daha az olduğuna inanıyorum. Karakter, ahlak gibi kriterler hakkında ise, gerçekten zayıf karakterli ya da ahlakı zayıf olan insanların topluma yararlı bir şey üretebileceğine inanmıyorum. İnsanların değeri topluma hizmeti kadardır en kısa haliyle.