İnançlar, bireylerin karşılaştıkları olayları nasıl yorumladıklarını ve anlamlandırdıklarını etkileyebilir ve bu da onların duygusal ve bilişsel tepkilerini etkileyebilir. Ancak insan algısı karmaşıktır ve deneyimler kültürel yetiştirilme tarzı, kişisel önyargılar, bilişsel süreçler ve dış uyaranlar gibi çeşitli faktörlerden etkilenir. Dolayısıyla, inançlar önemli bir rol oynasa da bireyin deneyiminin tek belirleyicisi olmayabilir.
Videodaki durum, bireyin kendi inançlarıyla kurguladığı tamamen öznel (sübjektif) bir gerçeklik kurgusunu konu alıyor. Buradaki kişi, inançları gereği nesnel (objektif) gerçekliği, yani hakikati reddedip, kendi gerçeklik sanrısı içinde yaşamayı tercih ediyor. Rahatlıkla kendi “sanal gerçekliğini” oluşturduğunu söyleyebiliriz. Bu kişinin neden bunlara inanmayı tercih ettiği ise bambaşka bir tartışma konusu. Benim düşüncem, YouTube’da piyasası çok olan neo-new age akımı takipçilerinden izlenme ve reklam geliri kopartmak için aslında inanmayıp, sadece rol yaptığı. Ama benim düşüncemin bu konuyla ilgili bir kıymeti yok. Devam edelim.
Bu kişinin yaşadığı ve deneyimlediği şeyler, kendisi için gerçektir. Gerçekten ruhani varlıklarla iletişime geçtiğini zanneder ve bu durum karşısında gerçekten heyecan veya huşu gibi duygular hissedebilir. Tüm bu zanlar ve duygular, hatta duyular, onun için gerçektir.
Bunu LSD etkisi altında halüsinasyon gören birinin yaşadıklarına benzetebiliriz. Görülen halüsinasyonlar tabii ki nesnel olarak gerçek değildir. Mesela sandalyeler file dönüşmemektedir. Ancak kişinin bu halüsinasyonu görmesi durumu gerçektir. Halüsinasyon sırasında hissettiği duygular, duyular ve yaşadığı deneyimler de gerçektir.
LSD tabii beyin kimyasını alt üst eden ve ne yapacağına bilinçli irademizle karar veremediğimiz bir sentetik kimyasal madde. İnanç ise öyle değil. O yüzden biraz daha açıklama lazım.
Bazı insanların ruhani varlıkları gördüğü ve onlarla iletişim kurduğu iddiası çeşitli psikolojik ve nörolojik faktörlere bağlanabilir. Olası açıklamalardan biri, beynin bulutlar, gölgeler veya nesneler gibi rastgele uyaranlarda yüzler veya varlıklar gibi tanıdık kalıpları algıladığı pareidolia[1] olgusudur. Bu gibi durumlarda, insanlar ruhani varlıklar gördüklerine gerçekten inanabilirler, oysa bu aslında beyinlerinin kalıpları tanıma eğiliminin bir sonucudur. Pareidolia ile ilgili Evrim Ağacı’nun çok güzel bir makalesi var, kaynak olarak bırakıyorum.
Ç. M. Bakırcı. Pareidolia Nedir? Bize Bir Şeyler Fısıldadığını Sandığımız Şekiller!. (16 Haziran 2019). Alındığı Tarih: 24 Temmuz 2023. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/1213
Bir başka olası açıklama da kültürel veya dini beklentilerin etkisidir. Bir kişi ruhani varlıkların varlığına güçlü bir şekilde inanıyorsa ve bu tür inançları pekiştiren bir topluluk tarafından çevrelenmişse, zihni beklentiye dayalı bilişsel süreçler nedeniyle belirsiz uyaranları veya deneyimleri bu varlıklarla karşılaşma olarak yorumlayabilir.
Buna ek olarak, meditasyon veya yoğun dini deneyimler sırasında yaşananlar gibi değiştirilmiş bilinç durumları da bireylerin ruhani varlıklarla karşılaşma olarak yorumladıkları canlı görüntü ve algılara yol açabilir.
Bazı insanlar kişisel inançları ve karşılaşmalarının yoğun duygusal etkisi nedeniyle sorunun açıklama kısmındaki anekdot benzeri denilen tür deneyimler yaşadıklarına gerçekten inanabilirler. Ruhani varlıklarla yaşanan deneyimler bir amaç, rahatlık ve daha büyük bir şeyle bağlantı hissi sağlayabilir, anlam ve anlayışa yönelik derin bir insan ihtiyacını karşılayabilir. İnsanlar mevcut inançlarıyla tutarlı olan deneyimlere odaklanma ve bunları hatırlama eğilimindedir, böylece inançlarını güçlendirirler. Sıkıntı veya belirsizlik zamanlarında, ruhani varlıklara ve iletişime olan inanç, duygusal destek ve rehberlik sağlayarak bir başa çıkma mekanizması olarak işlev görebilir. Kültürel normlar ve dini terbiye, insanların neyi algıladıklarını ve deneyimlerini nasıl yorumladıklarını güçlü bir şekilde etkileyebilir.
Özetlemek gerekirse, bu gibi kişiler, kendi inanç mekanizmalarını kullanarak kendi öznel gerçekliklerini yaratıp, daha sonra nesnel dünyanın buna uymasını bekler veya zaten uyduğunu iddia eder. Halbuki sağlıklı olan durum, nesnel dünyanın hakikatini ele alıp, buna öznel yorumlar getirmektir.
Kaynaklar
-
Gulsum Akdeniz, Sila Toker, Ibrahim Atli, et al. Neural Mechanisms Underlying Visual Pareidolia Processing: An Fmri Study. Alındığı Tarih: 24 Temmuz 2023. Alındığı Yer: National Library of Medicine
doi: 10.12669/pjms.346.16140.
| Arşiv Bağlantısı