Genetik kod, yaşamda kalmanın türe özel gereksinimlerini evrimsel süreçte şartlara göre eleyerek elde ettiği sonuç olarak görülebilir. Bu sonuç, yaşamda kalmayı öncüller. Ancak genetik yapının evrimsel süreçte bizim mantığımızla açıklanamayan sonuçları olmakta. Örneğin nöronların birlikte hareket ederek bilinci oluşturması gibi. (Tabii ki bilinç tam olarak bu şekilde olmuyor, henüz bilimsel olarak tam olarak açıklanabilmiş değil, ancak nöronal aktiviteden bağımsız da olmadığını biliyoruz) Yani her zaman standart bir gelişim modeli işlemiyor. Bu çelişki de değil. Hücre gruplarının özelleşmesi, çok hücreli yapıya geçiş de aslında akıl almaz bir üst sonuç. Tek hücrelilerin komün yaşama geçişleri yeni üst yapılı bir canlıyı oluşturma amacıyla olmuyor tabii ki. Bu beklenmeyen bir sonuç. Yine uzmanlaşmış hücre gruplarının hafıza (hafızanın yeri bilinmemekte olsa da), öğrenme, bilinçli farkındalık gibi sonuçların zeminini oluşturması da üst, beklenmeyen sonuçları bizim mantığımıza göre. Biz insan olma yönüyle ANLAM YÜKLEMEden duramıyoruz. Objektif olmak neredeyse imkansıza yakın bizim için. Olması gereken bir silsile var onun izlenmesi gerekiyormuş gibi geliyor mantığımıza, ancak henüz o kadar az şey biliyoruz ki, çoğu öngörümüz ahkam kesmek gibi olabiliyor. Bu yüzden bilimin metodolojisine ihtiyacımız bitmez.
Bu arada bilinçdışı, benliğin %95 i, ya da bazı otörlere göre daha fazlası, bilinç ise %5 ya da daha azı. Bilinç karar vermede oldukça -piyon- rolüne yakın gibi görünüyor. Hem biyolojik faktörlerin etkisinde, hem de milyonlarca yıllık tecrübe bankası bilinçdışının yönetiminde kaldığı için, fazla göstermelik bir etkinliği varmış gibi görünmekte. Çoğu zaman bilinçdışı ya da biyolojik faktörlerin belirlediği kararı onaylamak için mantıksal ya da duygusal BAHANELER üreterek kararın bizimmiş gibi hissedilmesini sağlayan taşeron gibi çalışmakta. Bu her ne kadar bizi rahatsız ediyorsa da, bu sistem sayesinde buzul çağları, küresel felaketlerden çıkıp türümüzü devam ettirebildik.