Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat
Sorulara Dön
Hüseyin Macit
Hüseyin Macit
1,496 UP
Üye
1

İnsan zihni tanrıyı neden canlı bir organizma olarak hayal ediyor?

Kendisi gibi olan ama daha yüce olan bir organizma insanı çocukluğundaki ebeveyin koruması gibi bir şey mi hissettiriyor? İnsan zihni çok az mı gelişmiş ki hayal gücü bir tanrı hayal edemiyor?
400 görüntülenme
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Soruyu Takip Et
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Tüm Reklamları Kapat
2 Cevap
Esat Kudret
Esat Kudret
111K UP
Akıl yürütmeyi öğrenmeye çalışan bir öğretmenim.

Kendi yaratısı olduğu için olabilir mi?

Aksine, tam da kendini görmek istediği şekilde hayal ediyor. Sonra ona biat ediyor. Aslında kendine biatı arzulayanın ve fakat bu arzusu gerçekleşemeyenin, kendini ölümsüz kılma isteğinin bir yansıması. Adalet duygusunun pratikten koparılıp fi tarihine ve öte, bilinmez bir zamana havale edilmesi. Ve zamanla yaratılanın özneleştirilip, yarattığını özneleştirenin nesneleşmesi...Yada bir diğer adı ile "şey" leşme, metalaşma...

Buna sosyolojide, ekonomide ve siyaset biliminde yabancılaşma deniyor. Bununla ilgili sayısız kaynak var. En önemlileri Karl Marks'a ait. Hikaye İsrailoğulları ile ve onların kendi yarattıkları tanrılarıyla pazarlıkları ile başlıyor. Ardından kimi erkler bunu çok karlı bir araç olarak görüp bir kontrol ve tahakküm argümanı olarak kullanmaya başlıyor. Karanlığın hükmü o gün başlıyor. Bunun ilkel uygulaması, en acımasız hali ile köleci toplumda görülüyor. Ardından bunun adı Avrupa için ortaçağ karanlığıdır ve baş rol kilisenindir.

Tüm Reklamları Kapat

Ardından Rönesans, Reform ve burjuvazinin eskinin reddi üzerinden, eskinin argümanları ile eskiyi yeni olarak sunma çabaları sonucu akla ve bilime akıl almaz bir tahakküm. Tanrının, sadece egemenin hizmetinde yeniden ve yeni bir formda yaratılması. Yabancılaşmanın yeni boyutu. Özellikle ekonomik alanda.

Ömrünüzün bir araba fabrikasında geçtiğini, milyonlarca araba üretip bir araba sahibi olamadığınızı ve bunu mantığa bürüyüp kendi ürettiğiniz arabayı alabilmek için ömrünüzün geçtiği fabrikada karın tokluğuna sahte bir umutla her şeye katlandığınızı, bunu katlanılır kılan şeyin aslında kendi ürettiğiniz arabaya sahip olabilme hayali olduğunu bir düşünün...

Her gün darphanede para basan birinin çocuğuna harçlık veremediğini...Ve fakat parayı kutsarcasına, kusuru kendinde görüp, kendi kendine "daha çok çalışmalıyım" dediğini...

Tarihin en büyük yalanı olarak, bir terzinin kendi söküğünü dikemediğini, bir fırıncının kendi evine ekmek götüremediğini ve fakat verdiği kavgaya ekmek kavgası dediğini bir düşünün. Bütün bunların nedenin üretim araçlarına sahip olunmamasından kaynaklandığını, üretim araçlarını ( Fabrika, makine, bilim, teknoloji vb.) üretenin (İşçinin) bir süre sonra o araçları üreten makinelerin, disiplinlerin, umudu yiten, rıza gösteren ve kabullenen birer dişlisi olduğunu bir düşünün...

Tüm Reklamları Kapat

Yabancılaşma budur. Kısacası, nesneyi üreten öznenin, nesnenin de nesnesi olması durumu...Kendi yarattığının kölesi olma durumu...

İşte bu süreç tam da yaratılana kulluk ile başlar. Ardından bunu, kullanışlı bir argüman, mekanizma, araç olarak gören, komünal toplum sonrası sınıflı toplumların her egemeni toplumu kolay yönetmenin bir aracına dönüştürür. (bakınız, Toplumlar tarihi ve ya uygarlık tarihi, Server TANİLLİ) .

Bugün, biraz kafa yorsak ,aslında kendi yaratımız olup kölesi, kulu olduğumuz şeylerin sayısının hiç de az olmadığını görürüz. Bu yüzyılda liderliği tartışmasız yeşil kağıt (para) alıyor. Liste o kadar uzuyor ki, bazen basit bir elektrikli ev aleti bile olabiliyor. Bir kanepe, üstünde oturmaya korktuğumuz, ancak misafirimiz geldiğinde kapısını açtığımız salonda konumlanan...Ve en yaygın olarak, kimin kimi kullandığı belli olmayan, tuvalete, yatağa, okula, sokağa, vazgeçilmez bir organımızmış gibi beraberimizde taşıdığımız, her bir şeyi yapıp bir tek var oluş amacı olan iletişim işlevini yerine getiremeyen cep telefonları ve nicesi...

Yarttığımız tanrı , adaleti, iyiliği, güzelliği, doğruluğu her ne kadar kullananın menfaatine göre yorumlanıp araçsallaştırılsa da, yukarıda sıraladığımız ve bizleri yarattıklarımızın nesnesi haline getiren örneklerin yanında o kadar masum ki....En güzel suretimizle resmetmeye devam edelim zararı yok. Yeter ki sanatçı olanın biz olduğunu unutmayalım...Eserini sevmeyen sanatçı istisnadır...Fakat kölesi olana tanık olmadım. Sevgiyle...

Bu cevap, soru sahibi tarafından en iyi cevap seçilmiştir. Ancak bu, cevabın doğru olduğunu garanti etmez.
2
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Ali Sert
Ali Sert
60K UP
Düşünür çok Düşünür

İnsan bilinci öyle çalışıyor. İnsan zihni gördüğüne, duyduğuna ve kavrayabildiğine inanmaya daha müsait. Öyle olunca göremediği bir Tanrı'ya inanmayı tercih etmiyor yani bir manada doğadaki kolaycılık yasası insanın bilincinde de var. Uzaylı filmlerine baktığımızda insanın hayal edebildiği uzaylıların dünyada gördüğümüz canlılarından farkı olmadığını görürüz çünkü insan gördüğünden fazlasını hayal bile edemez. İslam öğretisindeki Tanrı ise insanın bilincine sığamayacak kadar büyük ve sonsuzdur. Evrendeki her bir atomu (yaklaşık 10^70 adet) yaratan ve her an içinde olup biteni bilen, evrenin her köşesinde olup bitenlerden haberdar olan ve bunların hepsini yaratan ve belki de bizim evrenimiz gibi nice evrenleri aynı anda yaratan-kontrol eden bir Tanrı'nın büyüklüğünü bir insan nasıl idrak edebilir. Öyle bilmesi, yaratması sonsuz olan öncesi ve sonu olmayan her an her yerde olup zaman ve mekanla sınırlı olmayan bir Tanrı nasıl insan zihninde oluşabilir.

Dolayısıyla insanlık tarihinde ya doğadaki güçlü varlıklar tanrılaştırılmış ya gökyüzünde bulutların arasında yaşayan, insana benzeyen, kavga eden, çoluk çocuğu olan yeryüzüne inip insanlarla güreş tutan tanrılar ya da taştan, ağaçtan vs yapılmış tanrılar oluşturulmuş. Hatta bazı topluluklar daha peygamberleri aralarında iken tutup altından buzağı heykeli yapıp ona tapmış. Göbeklitepe'deki tanrı tasvirlerine bakıldığında önce yüzü olmayan tanrılar yapılmışken sonra tanrılarına yüz de yaptıklarını görüyoruz. Bu da bu topluluğun bilincindeki tanrının giderek insansılaştığını gösteriyor.

İslam dini işte daha ilk adımda bütün bu tanrıları inkar ederek yukarıda anlatılan anlayışa göre, bir Tanrı'ya inanmayı salık verir.

Tüm Reklamları Kapat

3
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Daha Fazla Cevap Göster
Cevap Ver
Evrim Ağacı Soru & Cevap Platformu, Türkiye'deki bilimseverler tarafından kolektif ve öz denetime dayalı bir şekilde sürdürülen, özgür bir ortamdır. Evrim Ağacı tarafından yayınlanan makalelerin aksine, bu platforma girilen soru ve cevapların içeriği veya gerçek/doğru olup olmadıkları Evrim Ağacı yönetimi tarafından denetlenmemektedir. Evrim Ağacı, bu platformda yayınlanan cevapları herhangi bir şekilde desteklememekte veya doğruluğunu garanti etmemektedir. Doğru olmadığını düşündüğünüz cevapları, size sunulan denetim araçlarıyla işaretleyebilir, daha doğru olan cevapları kaynaklarıyla girebilir ve oylama araçlarıyla platformun daha güvenilir bir ortama evrimleşmesine katkı sağlayabilirsiniz.
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Gündem
Kafana takılan neler var?
Bağlantı
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Bu platformda cevap veya yorum sistemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla aklınızdan geçenlerin, tespit edilebilir kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Ekle
Soru Sor
ve seni takip ediyor

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close