İnsan ile şempanzenin %1.23'lük genom farkı farkı çok büyük bir fark. Bu nedenle muhtemelen çiftleşseler bile kromozom farkından ötürü verimli döl veremezler.
---
Evrimsel süreçte çeşitli izolasyon mekanizmaları (zamansal, coğrafi, gametik, mekanik ve davranışsal olmak üzere 5 kategoride incelenebilir), aynı türden bireylerden oluşan popülasyonları 2 veya daha fazla gruba bölebilir. Bu izolasyonlar, farklı seçilim baskıları ve iç melezlenmeler sonucunda birbirinden giderek farklılaşan 2 veya daha fazla grubun oluşması demektir. İşte türleşme, bu farklılıkların nesiller boyu birikmesiyle oluşur. Bu gruplar birbirinden o kadar farklılaşır ki, artık onları aynı gruba koymak mümkün olmaz. Türleşmenin tamamlandığını* (veya artık bariz türlerin evrimleştiğini), genellikle söz konusu canlı gruplarının birbiriyle çiftleşemeyecek kadar farklılaşmasından anlarız. Çiftleşme, türleşmenin tek kriteri değildir ve modern zamanlarda moleküler genetiğin verileri daha güçlü bilgiler sunar. Ancak yine de artık çiftleşemeyecek kadar farklılaşmak, türleşmeyi gözlemek için başvurulan en güçlü ve en kolay yollardan birisidir.
Fakat dediğimiz gibi, türleşmenin tek göstergesi çiftleşebilmek değildir ve kimi zaman, genetik, morfolojik, davranışsal, vb. açılardan bariz bir şekilde farklılaşmış, dolayısıyla türleşmenin tamamlandığı* türler, halen birbirleriyle çiftleşebilirler. Türleşmeyle ilgili yazı dizimizde açıkladığımız gibi, bu yavrular her zaman verimli ya da hayatta kalabilir değildir. Fakat yine de, eğer ki üreme organları, sperm/yumurta yapısı, kromozom sayısı gibi nitelikler aşırı miktarda değişmediyse, yavru üretmek mümkün olabilir. Buna rağmen, bu canlılar birbirlerinden o kadar farklılaşmıştır ki, vahşi hayatta bir arada bulunsalar bile çiftleşmeyi tercih etmezler. Fakat laboratuvar koşullarında veya koruma altındayken bu yavrular elde edilebilir.
Türleşme ve farklı türlerin çiftleşmesine yönelik en güzel örneklerinden birini insan (Homo sapiens), şempanze (Pan troglodytes) ve bonobo (Pan paniscus) türlerinde görmekteyiz. 6-7 milyon yıl kadar önce yaşamış olan Orrorin tugenensis türü (veya onunla çok yakın akraba bir başka tür), saydığımız bu 3 türün ve o türler evrimleşene kadar var olup yok olan tüm ara basamak türlerin ortak atasıdır. Bu canlının popülasyonu, farklı evrimsel izolasyonlar nedeniyle birçok alt dala ayrılmış, birçok yeni tür evrimleşmiş, bu torun türlerin birçoğu yok olmuştur. Eğer ki Evrim Ağacı'nın bu ortak atadan başlayıp şempanze ve bonoboya gidecek olan dalını inceleyecek olursak, bu dal ayrılmadan hemen önce, insana kadar gelecek dalı başlatan ilk canlı (dış grup), türümüzün en erken atalarından olan Ardipithecus cinsi olacaktır. Ondan sonra Australopithecus, Kenyanthropus ve nihayetinde, günümüzden 2 milyon yıl kadar önce Homo cinsleri evrimleşmiştir. Sadece Homo cinsi içerisinde bile 12 civarında farklı insan türü evrimleşmiş, bunlardan sadece Homo sapiens günümüze kadar gelebilmiştir. Şempanzelere giden kolda da ara türlerden geçildikten sonra, 2 milyon yıl kadar önce şempanzeler ve bonobolar birbirinden ayrılmışlardır. Bu türleşmeye, Kongo Nehri'nin yatağında meydana gelen ciddi bir değişim sonucu, şempanze ve bonobo popülasyonlarının ortak atasının popülasyonunun birçok alt gruba ayrılmasının neden olduğu düşünülmektedir.
Yani insanların şempanze ve bonobolardan ayrımı çok daha önce, 6 milyon yıl önceki bir ortak ataya dayanır. Şempanze ve bonobonunki ise çok daha yakın, 2 milyon yıl önce yaşamış bir türe dayanır. Bu nedenle şempanze ve bonobonun birbirine yakınlığı, bu ikisinden herhangi birinin insana olan yakınlığından çok daha fazladır. Ki bunu, üreme kapasitesinde de görebiliriz:
Her ne kadar bilinen, resmi bir araştırma olmasa da, insan ile ne şempanzenin, ne de bonobonun çiftleşemediği düşünülmektedir. Çünkü en basitinden, insanda 46, şempanze ve bonoboda ise 48 kromozom vardır. Tıpkı at ve eşekte olduğu gibi, insan ile şempanze/bonobo çiftleşmesinden doğacak canlı da tek sayılı kromozoma sahip olabilecektir. Çünkü insan sperm/yumurtası 23 kromozom, şempanze/bonobo sperm/yumurtası 24 kromozom taşıyacaktır. Bunların birleşimi, 47 kromozom verir. Bu, canlının yaşayamayacağı anlamına gelmese de, verimli döller verebilmesini çoğu zaman imkansız hale getirmektedir. Ancak ve ancak çok sayıda 47 kromozomlu olarak bir arada bulunursa ve sperm/yumurta üretiminde sıkıntı olmazsa, kimi zaman bu sperm ve yumurtalar 23 veya 24 kromozomlu olabilmektedir ve böylece iki melez birbiriyle çiftleşip verimli döller verebilecek şekilde çift sayılı kromozomlu bireylerin doğmasına neden olabilmektedir. Kimi zaman da melezler, kendilerini oluşturan atalarla (bu örnekte insan veya şempanze/bonobo ile) çiftleşerek de verimli döller verebilmektedir. Fakat bunlar, oldukça nadir görülen durumlardır. Çoğu zaman kısırlığa neden olsa da, benzer verimli döllere, at-eşek-katır durumunda da rastlamaktayız.
Şempanze ile bonoboda ise durum farklıdır. 1979 senesinde Fransa'daki bir sirk yöneticisi erkek şempanze olduğunu sandığı bir hayvan satın aldı; ancak aslında erkek bir bonoboydu. Bu bonobo, sirkteki 2 dişi şempanze ile çiftleşti. Bu çiftleşmelerden 1991-2000 yılları arasında 7 yavru doğdu. Bunların hepsi de, sağlıklı bir şekilde hayatta kaldı. Dolayısıyla böyle bir melezin mümkün olabileceğini biliyoruz. Fakat bu tür bir meleze doğal ortamda hiçbir zaman rastlanmamıştır. Çünkü doğada türler, kendi türlerinden bireylerle çiftleşmeyi tercih ederler. Nasıl ki (neredeyse hiçbir zaman) bir aslanla çiftleşmeye yönelik bir dürtüyü içimizde hissetmiyorsak, şempanzeler de bir bonobo ile çiftleşmeyi istememektedirler. Buna neden olan, türlerin kendi türünden bireylere yönelmesini kontrol eden genlerin güçlü bir seçilim baskısı altında olmasıdır. Çünkü rastgele herhangi bir türle çiftleşmeye çalışacak bir birey, üreyemeyeceği ve hatta bunu denerken muhtemelen öleceği için popülasyondan hemen elenir.
Şempanzeler ile bonoboların vahşi yaşamda çiftleşememesinin bir diğer nedeni ise, sözünü ettiğimiz gibi Kongo Nehri'nin akışındaki değişim sonucu bir türün nehrin bir tarafında, diğerinin diğer tarafında kalarak bu bölgelerde evrimleşmesidir. İki tür de sudan korkarlar ve yüzme bilmezler. Bu yüzden birbirleriyle neredeyse asla temas kuramazlar (ki 2 milyon yıldır aralarında bulunan izolasyon budur). Ayrıca Kongo Nehri, bol miktarda timsahla kaplıdır, bu sebeple yüzmeye meyilli olanlar bile karşı tarafa ulaşmayı pek beceremez.
* Türleşme aslında "tamamlanan" veya sıklıkla "matematiksel olarak ölçülebilen" bir şey değildir. Artık tek bir tür yerine, iki veya daha fazla türden bahsedebileceğimiz kadar türleşme/evrim sürecinin ileri evrelerinden bahsetmek için bu şekilde kullanılır.
Kaynaklar
- Yazar Yok. Evrim Ağacı. (12 Haziran 2020). Alındığı Tarih: 12 Haziran 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı