Davranışların fizyolojik bir altyapısı her zaman var. Yani öfke kontrolü problemi ile hipertansiyon, şeker hastalığı, kalp hastalığı riski arasında bir korelasyon gözleniyor. Bunlardan sorumlu bazı genler bile belirtilmiş. Ebeveynlerinizden bu genleri almanız mümkün.
Davranış deyince tabi kültür de işin içine giriyor. Kültürel davranışların aktarımı biraz daha karmaşık. Burada sadece dikey bir genetik aktarım değil, yatay aktarım (sınıf arkadaşınız, komşunuz, öğretmeniniz gibi her gün gördüğünüz kişiler) ve eğik aktarım (uzaktan da olsa etkilendiğiniz aile büyükleri, hala, dayı..) olabiliyor. Yani bir insanın davranış konusunda kimi rol model alacağını tespit etmek güç. Fakat kültürel davranışların dahi genetik aktarılması mümkün. Buna bir örnek insanların avcı-toplayıcılıktan yerleşik düzene geçip tarım toplumuna evrilmesiyle birlikte, evcilleştirip yetiştirdikleri hayvanların sütleriyle beslenmesinin sonucunda, süt şekerini parçalayan enzimlerin birçok insanda yetişkinlikte de salgılanması verilebilir. Çünkü normalde süt bebeklikte içilir ve sütten kesildikten sonra bu enzimler de salgılanmaz. Ama sürekli süt içme davranışı yetişkinlerde de bu enzimlerin salgılanmaya devam etmesi şeklinde genetik bir aktarıma sebep olmuş.