Seçmediğimiz bir gezegende, seçmediğimiz bir kültürde, seçmediğimiz bir ailede, seçmediğimiz bir bedende, seçmediğimiz bir karakterle, seçmediğimiz şartlara, onaysız doğuyoruz. İlginç olan, bizim kendimizi bile tanımıyor, bilmiyor olup, zamanla anlamaya çalışıyor olmamız. Yeteneklerimizi KEŞFEDİYORUZ. Karakterimizi KEŞFEDİYORUZ. Daha kendini tam olarak anlayamayan bir organizmadan bahsediyoruz.
Diğer yandan seçim yapabilmek bir özgürlük değil aslında. Gerçek özgürlük, seçime bağımlı olmadan, seçeneği üretebilmektir. Neyi seçeceği belirlenmiş bir iradenin özgürlüğü oldukça sahteleşmekte.
Deneylerde oluşan 3-6 sn ye yakın karar vermenin gecikme durumu ise konunun teknik olarak da özgür iradeyi sorgulatmakta. Bazı fizikçiler, üst bilincin verdiği kararı, bilincin mantıksal ya da duygusal nedenler üreterek onaylaması olarak yorumluyor. Tabii ki bilimsel düzeyde bunu tam olarak açıklayamıyoruz, ancak mevcut şartlar söz konusu olduğunda mutlak bir özgür iradenin yanılsama dışında bir şey olmayacağı sonucu öne çıkıyor. Karar verme mekanizmaları hızla ve yoğun olarak manipüle olan bir organizmanın kendini özgür irade sahibi olarak görmesi biraz kendini çok özel üstün görmesi gibi rahatlamak için bir psikolojik savunma mekanizması gibi durmakta.
Genetik yapının kişiyi suça itmesi durumunun, etik yanı oldukça sorunlu. Ya da patolojik nedenlerle (beyin tümörü vb) kişinin suça eğilimi var diyelim. Patoloji giderildiğinde kişi suç eğiliminden kurtuluyor. Tümör yine büyüyünce yine suça eğilim gelişiyor. En baştaki suç işleyen, sonra normale dönen sonra yine suç işleyen irade olarak tanımlanabilir mi? Ya da hormonal döngülerin kişilerin karakterini değiştirebilmesi bile tek başına iradeyi sorgulatmakta.
Kaynaklar
- Yener ÖZEN. Değerler Felsefesi Açısından İrade Ve Bileşenleri (Özgür Bir İrademiz Var Mı?). (16 Kasım 2020). Alındığı Tarih: 16 Kasım 2020. Alındığı Yer: | Arşiv Bağlantısı