Atta colombica, yaprakkesici karıncaların 41 türünden
biridir ve Guatemala’dan Kolombiya’ya kadar geniş bir
alanda bulunur. Bu tür, Attini oymağına ait bir türdür ve
bu oymakta yer alan 230’dan fazla tür gibi, bu tür de
mantar çiftlikleri kurmaktadır. Evet, yanlış duymadınız!
Karıncalara ait tam 230 tür, yuvaları içerisinde bazı
mantarlar yetiştirmektedir, tıpkı bizim inekler yetiştirip
süt almamız ya da mısır yetiştirip yememiz gibi…
Karıncaların yuvalarında sayısız mantar türüne ve
grubuna rastlamak mümkündür, çünkü nemli, karanlık
ve bol leşli bir ortam, mantarların sevdiği ve sporlarının
yayılabileceği bir ortamdır. Ancak karıncalar, evrimsel
süreçte bu mantarlarla karşılıklı bir evrim geçirerek bazı
mantarlarla mutualist (çift taraflı, iki tarafın da fayda
gördüğü) bir ilişki geliştirmişlerdir. Bu karıncalar,
sadece basidiyomiket şubesine ait mantarları hayatta
bırakırken, diğer türlere ait bütün mantarları söküp
yuvanın dışarısına atarak ölüme terk etmektedirler veya
doğrudan parçalayarak öldürmektedirler. Yuvada
bıraktıkları mantarların ise sadece yaşamasına izin
vermekle kalmazlar, aynı zamanda besleyerek ve
koruyarak gelişmelerini sağlamaya çalışırlar. Bunun
sebebi, basidiyomiket şubesine ait mantarların ürettikleri
kimyasalların, karıncaların avcısı olan hayvanların
bazılarını yuvalarından uzak tutmakta olduğu gerçeğidir.
Salgılanan bu koku, karınca avcısı bazı türlerin hoşuna
gitmemekte ve bu kokunun yayıldığı yuvalardan uzak
durmaktadırlar. Yani mantar, karınca yuvasından
kolaylıkla besin bulup, karıncalar tarafından kollanırken,
ürettiği kimyasal sayesinde karıncaların yuvasını
koruyarak yuvaya fayda sağlar. Böylece karıncalar,
Yapay Seçilim’i kullanarak kendilerine fayda sağlayan
canlıların hayatta kalmasını kolaylaştırır ve evrimlerine
destek olur, diğerlerini ise elerler.
Karıncalar bunu yapmayı nereden bilir? Elbette
oturup, hesap kitap yapıp da bu sonuca ulaşmazlar. Bu
davranışın kökenlerinin 40 milyon yıl kadar önceye
gittiği düşünülmektedir. Muhtemelen bu davranışın ilk
evrimleştiği dönemde, karıncalar sadece basidiyomiket
şubesini değil, başka mantarları da korudular. Aynı
zamanda birçok karınca türü kendi eğilimlerinden ötürü
hiçbir mantarı korumadı. Ancak bunlar arasında, sadece
basidiyomiket grubundan olan mantarları koruyanlar,
kendi bölgelerindeki avcıların koku ve tat eğilimlerine
de bağlı olarak, avantajlı konuma geçtiler. Çünkü sadece
bu mantarın salgıları, o dönemdeki (ve bu döneme kadar
evrimleşerek gelen) karınca avcılarını uzak
tutabiliyordu. Hatta bazı mantarlar, belli tip bazı diğer
mantarları koruyarak, o dönemin şartlarından ötürü
geçici olarak avantaj sağlamış olabilir; sonrasında
çevresel koşulların değişmesiyle dezavantajlı konuma
geçerek yok olmuş olabilirler veya bu koruyucu
niteliklerinden uzaklaşmış olabilirler.
Sonuç olarak, her karıncanın eğilimleri birbirlerinden
farklıdır ve bu sebeple farklı mantarlarla etkileşime
girmeye meyilli olabilirler. Karıncaların o dönemdeki
atalarından bir grup, belki şans eseri, belki de o bölgede
basidiyomiketlerin daha fazla bulunmasından ötürü
onları korudu ve gerçekten bu şubenin mantarlarının
ürettikleri salgı, onları korumaya yetti. Böylece nesiller
içerisinde, bu şubeye ait mantarları koruyan karıncalar
avantajlı konuma geçtiler ve bu davranışa sebep olan
genler, nesiller içerisinde seçilerek geldi. Burada yapay
seçilim, sadece karıncaların mantar türlerinin bazılarını
seçip bazılarını elemesi şeklinde değil, aynı zamanda
basidiyomiket şubesi içerisindeki mantarlardan sadece
avcıları uzak tutan kimyasalı en yoğun olarak
salgılayanları hayatta bırakmaları şeklinde olmaktadır.
Buna ihtiyaç duyarlar ve bundan fayda sağlarlar. Tıpkı
insanların ineklerin daha fazla süt verenlerine ihtiyaç
duyması ve onlardan fayda sağlaması gibi… Arada
hiçbir fark yoktur.
Kaynaklar
- Yazar Yok. Evrim Kuramı Ve Mekanizmaları. (26 Temmuz 2020). Alındığı Tarih: 26 Temmuz 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı