Nereye kadar bilgi sahibi olabiliriz? Bir ömür boyunca öğrenebilir miyiz? Öğrendikçe , bilgi edindikçe beyinde eksiye/artıya , gerileme/ilerleme görülebilir mi? Beynimizin bir sınırı var mıdır?
Beynin sınırları var ya da yok demek doğru olmayacaktır. Çünkü beyinle alakalı çalışmalar hala gri aslında. Ama mekanizmayı açıklayarak anlamanı sağlayabilirim. Öncelikle öğrenme dediğimiz kavram aslında beynin sık kullandığı sinaps yolları. Başta bir konuyu anlaman için ya da objeyi tanıman için görmen dokunman kısaca duyusal olarak teşvik edilmen gerekebilir. Bir bebeğin yürümesi gibi. Zamanla beyin bunu öğrenir ve yürürken o ilk adımlardaki gibi paytak ya da dengesizlik yerine seri ilerleriz. Peki unutma nasıl olur? Bir sinaps ağı kullanılırken burada ilgili nörotransmitterler sentezlenir. bu hücre için maliyetlidir ve biyoloji daima eneerji tasarrufu ister. Haliyle yeni öğrendiğin-araba sürmek gibi- bir eylemi sıklıkla tekrarlamazsan beynin ilgili nörotransmitterleri ve reseptörlerini sayıca azaltacaktır. Bu da senin o kısımdaki becerini etkiler.
İlerleme görülebildiği gibi gerileme de olacaktır yani. Nereye kadar peki bu sürecektir? Şöyle düşünebilirsin, ilkokulda yazı yazmak çok zor ve ağrılı gelebilir başta. Ama bugün hepimiz kalem makas kullanıyor çoğu zaman rahatlıkla yüzlerce kelime yazabiliyoruz. Dolayısıyla en başa dönüyoruz. Öğrendiğin bilgilerin işlevselliği ve tekrar sıklığı ile bunu arttırırsın. Buradaki handikapsa yaş faktörü olabilir ilerleyen yaşlarda bazı şeyleri öğrenmek daha zor olur Beynini yine geliştirirsin fakat bu hız düşecektir.
Bilindiği kadarıyla, orta beyin - korteks ne kadar yoğun işlerse, nöral ağlar güçleneceği için, sürüngen beyin kontrolü artacak, ve homo sapiens sapiens olacağız o oranda. Metakognisyon dediğimiz, düşünebildiğimiz üzerine düşünebiliyor olma hali.
Konuya şöyle yaklaşmak faydalı olur: İçinde bulunduğumuz bilinç düzeyi açısından baktığımızda, çocuklara iyi niyetli de olsa 'aptal' ve bir şeyden anlamaz mantığı ile muamele ediyoruz. Asıl herşeyi öğrenebilecekleri dönemlerde verimli olan zaman kullanılamıyor tam olarak. Bir de, tamamen haz odaklıyız. Çocuğa şeker, şekerli içecek, basit karbonhidrat vs vererek zarar görmesine neden oluyoruz.
Bizim bilinç düzeyimizin düşüklüğü, hem biyolojik hem mental olarak kapasitemizi kullanmamıza doğumdan ölüme engel oluyor. Bu nedenle bu şartlar dahilinde cevap aramak doğru olmaz bu soruya.
İdeal şartlara en yakın yaşam düzeninde, beyin yüksek amaca hizmet eden bir araç olarak, biyolojinin haz odaklı yanlış kullanım şartları olmadığı durumda herhangi bir major sınıra sahip olmayacaktır. Mental durum yaşam şartlarından o kadar direkt etkilenir ki, sadece geç yatmak bile yeterince zarar verir.
Bilindiği kadarıyla, orta beyin - korteks ne kadar yoğun işlerse, nöral ağlar güçleneceği için, sürüngen beyin kontrolü artacak, ve homo sapiens sapiens olacağız o oranda. Metakognisyon dediğimiz, düşünebildiğimiz üzerine düşünebiliyor olma hali.
Konuya şöyle yaklaşmak faydalı olur: İçinde bulunduğumuz bilinç düzeyi açısından baktığımızda, çocuklara iyi niyetli de olsa 'aptal' ve bir şeyden anlamaz mantığı ile muamele ediyoruz. Asıl herşeyi öğrenebilecekleri dönemlerde verimli olan zaman kullanılamıyor tam olarak. Bir de, tamamen haz odaklıyız. Çocuğa şeker, şekerli içecek, basit karbonhidrat vs vererek zarar görmesine neden oluyoruz.
Bizim bilinç düzeyimizin düşüklüğü, hem biyolojik hem mental olarak kapasitemizi kullanmamıza doğumdan ölüme engel oluyor. Bu nedenle bu şartlar dahilinde cevap aramak doğru olmaz bu soruya.
İdeal şartlara en yakın yaşam düzeninde, beyin yüksek amaca hizmet eden bir araç olarak, biyolojinin haz odaklı yanlış kullanım şartları olmadığı durumda herhangi bir major sınıra sahip olmayacaktır. Mental durum yaşam şartlarından o kadar direkt etkilenir ki, sadece geç yatmak bile yeterince zarar verir.
Bilindiği kadarıyla, orta beyin - korteks ne kadar yoğun işlerse, nöral ağlar güçleneceği için, sürüngen beyin kontrolü artacak, ve homo sapiens sapiens olacağız o oranda. Metakognisyon dediğimiz, düşünebildiğimiz üzerine düşünebiliyor olma hali.
Konuya şöyle yaklaşmak faydalı olur: İçinde bulunduğumuz bilinç düzeyi açısından baktığımızda, çocuklara iyi niyetli de olsa 'aptal' ve bir şeyden anlamaz mantığı ile muamele ediyoruz. Asıl herşeyi öğrenebilecekleri dönemlerde verimli olan zaman kullanılamıyor tam olarak. Bir de, tamamen haz odaklıyız. Çocuğa şeker, şekerli içecek, basit karbonhidrat vs vererek zarar görmesine neden oluyoruz.
Bizim bilinç düzeyimizin düşüklüğü, hem biyolojik hem mental olarak kapasitemizi kullanmamıza doğumdan ölüme engel oluyor. Bu nedenle bu şartlar dahilinde cevap aramak doğru olmaz bu soruya.
İdeal şartlara en yakın yaşam düzeninde, beyin yüksek amaca hizmet eden bir araç olarak, biyolojinin haz odaklı yanlış kullanım şartları olmadığı durumda herhangi bir major sınıra sahip olmayacaktır. Mental durum yaşam şartlarından o kadar direkt etkilenir ki, sadece geç yatmak bile yeterince zarar verir.