Ayna kayıpsız yansıtsa bile ışık dediğimiz şey sonlu, sınırlı, miktarı olan bir şey. Muhtemelen onlarca kez aynaya çarpa çarpa yok olur. Ayna kusursuz olsa bile mi? Evet. Unutulmamalıdır ki ışık ilerledikçe dalgaboyu uzar ve enerji kaybeder. Ve an gelir ki son enerjisini de aynaya aktardıktan sonra yok olur.
Peki enerji nereye gitti? Aynaya aktarılan enerji, aynayı ısıtır. Günlerce, aylarca, veya yıllarca ışık kaynağımızdan foton demetleri yolladığımızı varsayalım. Bu durumda artık farazi (genel geçer) konuşamayız. Çünkü ışığımızın hangi dalgaboyunda olduğu önemli.
Deneyimizin koşullarını belirleyelim o zaman. Kutumuz 30x30x30 cm olsun. İçi kusursuz aynalarla kaplı. Aynalarımızın et kalınlığı ise 5 milimetre olsun. Oda sıcaklığımız ise 20 derece olsun. Hatta burada nem oranını bile ölçmek gerekli ama düşünce deneyi nede olsa, es geçiyorum.
Şimdi burada düşük tayflardan başlayarak ışık yollayalım.
- Radyo dalgaları. Hiç hesap yapmaya gerek yok, aynamızı ısıtmaya yetmez bile. Sonsuza kadar radyo dalgası üretsen bile kutunun dış ortam sıcaklığı olan 20 derece radyo dalgasını her türlü soğutur.
- Mikrodalga: Burada özel bir durum devreye giriyor, su. Eğer aynamız ya da kutumuzun içi nemli ise ve mikrodalga tayfın içinde yer alan 245 megahertz frekansında ışık yollarsak değişik sonuçlarla karşılaşabiliriz. Örneğin kutumuzun içine 20x20x20 cm hacimde bir kutu koyup içini su doldururarak 245 megahertz ışık yollarsak suyun frekansı ile rezonansa girip su basınç oluşturabilir. Bu da kutumuzu patlatabilir. Bu evimizdeki mikrodalga fırınların çalışma prensibidir. Ama %100 nem olan bir kutuyu patlatabilir miyiz bunun için bir şey diyemem. Yetmeyebilir basınç oluşturmaya. Kutu kuru ise mikrodalga ısıtamayacaktır aynayı.
- Kızılötesi dalga: Aynı şekilde kızılötesi dalga da çok az enerjiye sahip bir dalga. Oda sıcaklığı her türlü yener kızılötesi dalgayı.
- Görünür ışık: Görünür tayfın kızıla kayan kısmı bir işe yaramaz ama mora kayan kısmı muhtemelen 1-2 derece ısıtabilir aynayı.
- Mor ötesi ışık: İşte artık Aynamızın kuşku duymadan ısınacağını söyleyebildiğimiz tayflara gelmeye başladık. Sarı ampüllerin sıcak olması, güneşin bizi ısıtması hep mor ötesi tayf sayesindedir. Fakat burada da ne kadar ısıtır sorusu gündeme geliyor. Rakam vermek zor ama mor ötesi 3 kategoriye ayrılır. Uva, uvb, uvc. Uva belki 1-2 derece ısıtır ama uvc kutuyu 30,40,50 derecelere çıkarabilir. Hatta bizim kutumuz 30x30x30 cm olduğu için günlerce ya da haftalarca çalışma sonrası aynalar kırılmasa bile sararmaya başlayabilecektir. 3 milimetre et kalınlığı çok bir şey değil.
- X ışınları ve gama ışınları: Bu iki dalgaboyunu beraber yazdım zira artık tehlikeli bölgelere geldik. Çünkü mikrodalga, kızılötesi gibi ışıklar termal radyasyon yayarken morötesinin sonlarından başlayıp x ışını, gama ışını gibi ışıklar iyonize radyasyon yayarlar. Bunun anlamı artık ışık kaynağındaki enerji hareketlerinde sadece foton değil, elektronlar da yayılıyor. Bu da artık ışınlar kutuyu aşıp kutunun dışına da çıkacak demektir. Bildiğimiz radyasyon yani. Muhtemelen x ışını günlere bile gerek kalmadan, belki de saatler sonra kutumuzu eritecektir. Gamma ışını zaten artık işin fantezi kısmı. Gamma dediğimiz ışınlar güneşin merkezinde üretilen ışıklar. Sanırım deneyi gerçek yapsaydık artık x ışınında kutu şeffaf hale dönüşürdü.
Peki suyu titreştirdiğimiz gibi düşük dalgaboylarında ayna ile aynı frekansı yakalayıp aynayı rezonansa sokup kırabilir miyiz? Eğer aynayı oluşturan molekülleri spektrometre ile ölçüp tayfsal özelliklerinden frekansını bulursak camı da kırmak mümkün olur. Sadece cam molekülünün frekansları düşük dalgaboyu mu onu gerçekten bilmiyorum. Ses ile kırılabiliyor cam. Ama orada ses hızı hesap ediliyor.
Kaynaklar
-
S. Çağlar. Rezonans, Rezonans Kanunu, Biorezonans: Tüm Bunlar Ne Anlama Gelir?. (17 Mayıs 2019). Alındığı Tarih: 18 Kasım 2022. Alındığı Yer: Matematiksel
| Arşiv Bağlantısı