araştırmalara baktığımızda bir dizi nadir olayın yakın bir şekilde art arda gerçekleşmesi gerekir ve bunların hepsinin gerçek hayatta olma şansı neredeyse sıfırdır. bir bakirenin hamile kalması için, yumurtalarından birinin kendi başına döllenmenin göstergesi olan biyokimyasal değişiklikleri üretmesi ve ardından sperm dna'sının eksikliğini telafi etmek için anormal şekilde bölünmesi gerekir.
birincisi, bir memelinin yumurta hücresi, spermden bir sinyal alana kadar genellikle bölünmez. ikincisi, çoğu memeli yumurtası, gelişim için gerekli olan kromozom sayısının sadece yarısına sahiptir. bu engellerin her ikisi de laboratuvarda veya rastgele mutasyon yoluyla potansiyel olarak aşılabilir. (bir japon ekibi, bir çift anne genini ortadan kaldırarak, partenogenez yoluyla, baba tarafından damgalanma eksikliğinden görünüşte etkilenmeyen, yaşayabilir bir bebek fare yaratmayı başardı.)
ilk olarak bir yumurta ancak hücresel bir kalsiyum artışı algıladığında bölünmeye başlayacaktır. bu normalde döllenme sırasında bir spermin yumurta hücresine girişinin bir sonucu olarak ortaya çıkar. ancak yumurtada kendiliğinden bir kalsiyum sıçraması meydana gelirse, döllenmiş bir yumurta gibi tepki vermeye başlayacaktır.
yani dna'sı olmayan kusurlu bir sperm, sahte bir kalsiyum artışı üretebilir. laboratuvar koşullarında bilim insanları, döllenmemiş yumurtalara basitçe kalsiyum enjekte ederek döllenme sonrası süreci başlatmışlar. bu sahte döllenme meydana geldiğinde, yumurta, sperm dna'sına yer açmak için genetik materyalinin yarısını kaybettiği mayoz ii olarak bilinen hücre bölünmesine girer ve tamamlar.
ancak sperm yoksa, bölünen yumurta hücresinin her bir yarısı kısalacak ve ölecektir veya partenogenez gibi bir aşamaya girip gelişim sürecine başlayacaktır. fakat organ gelişiminin kökleri başladığında örneğin karaciğer, diş, göz, sinir sistemi ve saç gibi birçok farklı doku türünden oluşan bir tümöre yol açar.
yani insanlar partenogenez olduğu hiçbir zaman canlı embriyo üretmez, çünkü döllenmemiş yumurtalar spermden gelen gen ekspresyonu hakkında özel talimatlardan yoksundur. genel olarak, hücrelerimizde her bir genin biri anneden diğeri babadan gelen iki işlevsel kopyası bulunur. normal şartlar altında hem yumurta hem de sperm hücrelerindeki dna, bazı genlerin daha aktif hale gelmesi, bazıları ise baskılanmasını sağlar. yumurta ve sperm bir embriyo oluşturmak için birleştiğinde, bu izler birlikte çalışarak gerekli tüm proteinlerin doğru miktarlarda üretilmesini sağlar. bir yumurta hücresi, sperm hücresi izi olmadan kendi kendine çoğalmaya başlarsa, yavru çok uzun süre hayatta kalamaz.
işte spermin bu etkisine genomik damgalama denmektedir. araştırmaya göre babadan sperm yoluyla gelen genlerden, aktif olan 30'dan fazla damgalanmış gen olduğu ortaya çıkmıştır ve böylece genomik damgalama, insanlar dahil tüm memelilerde bakire doğumu engelleyen bir durum oluşturmuştur.[1]
Kaynaklar
- Ekşi Şeyler. Hz. İsa'nın Bir Baba Olmadan Dünyaya Gelmesi Bilimsel Açıdan Mümkün Mü?. Alındığı Tarih: 8 Mart 2024. Alındığı Yer: Ekşi Şeyler | Arşiv Bağlantısı