Her ne kadar hukukun toplum düzeninde yarattığı bir değişiklikten bahsetmek mümkün olsa da bu durum karşımıza bir sonuç olarak çıkar. Aslında esas olan toplum düzeninin değişmesine bağlı olarak hukukun değişmesidir. Ceza yasaları her ne kadar suçlu olan kişinin işlemiş olduğu suç karşılığında cezalandırılmasını esas alsa da bu noktada korunan taraf sadece suçtan mağdur olan taraf değil aynı zamanda kamu düzenidir. Bunu suçun arttığı toplumlarda kamu düzeninin bozulmasından da rahatlıkla görebiliriz. Bu nedenle cezaların hukuki ilkelere uygun şekilde verilmesinin yanı sıra toplum vicdanını rahatlatması da önemlidir.
Cezaların ortalama olarak sürelerinin hesaplanmasıyla ülkelere göre farklılık göstermesi de buna dayanır zira her toplumun olaylara verdiği tepki farklı olmakla kamu vicdanı da farklı şekillerde rahatlar. Bu nedenle mesela - kanunun işlenişinden ziyade yazımı bakımından- kimi toplumlarda bazı eylemler için çok ağır cezalar uygulanırken farklı bir ülkede aynı eylem suç olarak dahi görülmeyebilir. Ya da verilen cezalar da (idam cezasının olduğu ülkeler gibi) farklılık gösterebilir.[3]
Hukuk toplumun ihtiyaçlarını tam olarak karşılayabilmek için sürekli güncellenmeye muhtaçtır. Sonuçta işin özü insan olduğundan gelişen teknoloji ya da sosyolojik olaylar gibi durumlarda değişiklik göstermemesi halinde kamu düzeninin bozulmaması kaçınılmaz bir son olacaktır. Mesela yeni bir alan olması nedeniyle yapay zeka uygulamalarının kişilerin fikri ve sınai mülkiyet hukukunu (mesela bir şarkıcının sesinin yapay zeka yoluyla kullanılması ya da bir oyuncuların aslında oynamadığı filmlerde yüzünün kullanılması gibi) ya da ceza hukukunu ilgilendiren (mesela kişinin yüzünün veya sesinin yapay zekada işlenerek işlenerek tehdit, hakaret gibi suçların işlenmesi) konularda yazılı bir kural Türk hukukunda bulunmamaktadır. Bu durum her ne kadar yeni bir alan olduğu için şu anda zorunlu bir ihtiyaca dönüşmemiş olsa da gelecek yıllar içerisinde bu hakların korunmasına ilişkin yasalar çıkartılmadığı şartlarda kamu düzenini mutlaka bozacaktır.[2]
Aynı şekilde kadının evlenince kendi soyadını kullanabilmesi, evin reisinin erkek olduğuna yönelik yasaların kaldırılması ve evlilik birliğinde eşler arası eşitliğin benimsenmesi gibi yasalar; toplumsal cinsiyet eşitliğinin gerek ülkemiz gerek ise dünya çapında uygulama alanı bulması ve ülkelerin modern dünyayı benimsemesi sayesinde değişerek içinde bulunulan düzene daha uygun hale getirilmiştir. Bunu da yine aynı şekilde medeni hukuk uyarınca bir güncelleme olarak görebiliriz.[1]
Bu nedenle toplumsal gelişmelere direnerek değişmeyi reddeden bir hukuk düzeni artık öncelikli işlevi olan toplumun ihtiyaçlarını karşılamadığından, gerek de duyulmayan bir şey haline dönüşmeye başlamakla toplumsal çürümeye de sebep olur. Bu nedenle gerek ülke içerisinde gerek ise tüm dünyada yaşanan çeşitli gelişmelerle hukukun da güncellenerek gelişmesi esastır.
Kaynaklar
- KADEM. Kadınlara Yönelik Yasal Düzenlemeler. Alındığı Tarih: 28 Aralık 2023. Alındığı Yer: KADEM | Arşiv Bağlantısı
- Dr. Barış Gözübüyük. (2021). Yapay Zekanin Meydana Getirdiği Fikri Ürünlere İlişkin 5846 Sayili Fikir Ve Sanat Eserleri Kanunundaki Sorunlar Ve Çözüm Öneriler. KIRIKKALE HUKUK MECMUASI C.1 S.1.. | Arşiv Bağlantısı
- Gülsüm Alan. Ölüm Cezası. Alındığı Tarih: 28 Aralık 2023. Alındığı Yer: Euronews | Arşiv Bağlantısı