Şimdi öncelikle cinsel suç olmayan suçlarda süreç nasıl işliyor onu görelim sonra cinsel suçlarla arasındaki farkı görelim. Örneğin birisi sokakta sizi darp ettiğinde o kişiden şikayetçi olduğunuzda ister karakola gitmiş olun ister savcılığa gitmiş olun isterseniz cimer'den yazın şikayetiniz bir şekilde yetkili Cumhuriyet savcısına gidecektir. Savcı emrindeki polislere talimat vererek kamera kaydını alabilir sağlık raporlarını toplattırabilir telefon HTS kayıtlarını inceleyebilir ve benzeri işlemlerle delilleri toplar. Savcı yeterince delil topladığında suçun işlendiğine dair yeterli şüphe varsa iddianame yazarak olayı mahkemeye intikal ettirir. Mahkeme iddianameyi kabul ettiği anda basit yargılama, seri muhakeme usulü veya bildiğimiz duruşmalı yargılama yöntemi ile kişiyi yargılar ceza verir ya da beraat ettirir. Eğer savcı delilleri topladığında suç işlendiğine dair yeterli kanaat yoksa veya kişiyi mahkemeye verdiğinde kişinin ceza alma olasılığı beraat alma olasılığından daha düşükse kişiyi durduk yere mahkemede süründürmemek masumiyet karinesini ve itibarını zedelememek için takipsizlik vererek dosyayı kapatır. Cinsel suç olmayan normal suçlarda uygulama bu şekildedir.
Şimdi girelim kadının beyanı meselesine. Eğer ki bir kadın cinsel dokunulmazlığının ihlal edildiğini iddia ediyorsa savcılık aşamasında yani soruşturma aşamasında kadının beyanı doğrudan somut delil sayılır. Yani bu şu anlama gelir bir kadın tecavüze uğradığını iddia ettiği anda %99 oranında savcı takipsizlik veremez ve dosyayı doğrudan mahkemeye gönderir kişi ağır ceza mahkemesinde yargılanır. Kadının beyanı ne kadar tutarsız da olsa alakasız da olsa hatta bunu geçtim kadının iddia ettiği yerde zamanda ve saatte şüphelinin orada olmadığı kamera kaydı ile şahitlerin ifadesi ile telefon sinyal kaydı ile bile ispatlanmış olsa yani mantıken tecavüze uğradığını iddia eden kadınla şüpheli erkeğin aynı ortamda hiçbir şekilde bulunmadığı net bir şekilde ortada olsa bile kadının beyanı esastır diyerek savcılar derdini mahkeme de anlat deyip kişiyi doğrudan ağır ceza mahkemesine gönderiyorlar. Eğer bir kadın tecavüze uğradığını iddia ediyorsa kişi %99 oranında ağır ceza mahkemesinde yargılanır. Sonrasında ceza alır veya beraat eder o kısma daha sonra gireceğim.
Bir de tutuklu yargılanma meselesi var. Tutuklama demek kişinin yargılama bitinceye kadar yani savcılık soruşturması ve mahkeme süreci bitinceye kadar özgürlüğüne geçici olarak el koyulması demektir. Tutuklama bir cezalandırma değil yargılamanın sağlıklı yürütülmesi adına bir tedbirdir. Çoğu zaman uygulanmaz. Türk ceza kanunu 100. maddesine göre birisi hakkında hafif suçlarda suç işlediğine dair somut deliller varsa aynı zamanda kişinin kaçma ihtimali delilleri karartma ihtimali şahitler üzerinde baskı kurmak gibi ihtimaller söz konusuysa kişi hakkında tutuklama kararı verilebilir. Hafif suç olmayan daha ağır katalog suçlarda ise kişinin delilleri karartma mağdur ve şahitler üzerinde baskı kurma yurt dışına kaçma gibi sebepleri olmasa bile ağır suçlarda yani katalog suçlarda somut delil varsa delilleri karartma ihtimali olup olmadığına bakılmaksızın doğrudan tutuklama tedbirine başvurulabilir. Özetlemek gerekirse örneğin hakaret suçunda hem suça ilişkin somut delil varsa hem de delilleri karartma ihtimali varsa tutuklama verilebilir. Ancak adam öldürme suçunda delilleri karartma ihtimali olup olmadığına bakılmaksızın somut delil varsa tutuklama verilebilir. Aradaki fark budur. Ancak kadının beyanı esastır meselesinde kadının beyanı doğrudan somut delil sayıldığı için normal şartlarda tutuklama için somut delil olması gerekirken kadının beyanı varsa somut delil yoksa da kişi tutuklanabilir. İnternette zaten çokça örneğini gördüğümüz şekilde sadece kadının beyanıyla tutuklanan sonrasında suçsuz olduğu için serbest bırakılan onlarca kişi var.
Geçelim işin mahkeme yani kovuşturma kısmına. Normalde bir kişinin mahkemede ceza alması için sanığın her türlü şüpheden uzak şekilde suçu işlediğinin sabit olması gerekir. Kişinin suçu işlediğine dair %99 oranında kesinlik olsa bile %1'lik bir şüphe varsa şüphe daima sanık lehine değerlendirilir ve kişi delil yetersizliğinden veya suçun sabit olmamasından beraat eder. Hukukta buna şüpheden sanık yararlanır ilkesi denir. Normal koşullarda kişinin suç işlerine dair çok ciddi şüphe olsa bile hiç kimseye şüphe ile ceza verilemez suçun her türlü şüpheden uzak açık net bir şekilde işlendiğini sabit olması gerekir. Diğer tüm suçlarda bu durum böyleyken cinsel suçlarda kadının beyanı doğrudan somut delil kabul edildiği için sadece müştekinin beyanıyla kişiye 15 yıl hapis cezası alabilir. Yani hukukun temel kurallarından şüpheden sanık yararlanır ilkesi cinsel suçlarda çoğu zaman uygulanmaz. Normal koşullarda iddaa makamı iddiasını ispat ile mükellefken cinsel suçlarda kadın iddiasını ispat etmeye çalışmaz erkek tecavüz etmediğini ispat etmeye çalışır edemediğinde kadının beyanı esas sayılır. Yargıtaya göre bir kadın durduk yere yalan söylemez bir kadın durduk yere hiç kimseye tecavüz iftirası atmaz. Eğer bir kadın tecavüze uğradığını iddia ediyorsa ve gözle görünür iftira atmasını gerektirecek bir durum da söz konusu değilse sanığın 10 yılın üzerinde hapis cezası alması muhtemeldir.
Peki bir kadın birisine tecavüz iftirası atarsa o kişi %100 oranında ceza alır mı? Cevabımız hayır. Eğer kamera kaydı şahit veya adli tıp raporu gibi net somut deliller varsa zaten hakim bunlara bakarak karar verir. Ancak diyelim ki bunların hiçbirisi yok. Ortada bir tane şikayetçi olan kadın var Bir tane de ben yapmadım diyen erkek var başka kamera delil şahit adli tıp DNA raporu ve benzeri hiçbir şey yok bu durumda hakim neye göre karar verir? İşte olay burada kopuyor. Hukuk sistemi diyor ki; delil yetersizliği durumunda normalde beraat kararı verilmesi gerekirken eğer kadının iftira atmasını gerektirecek şekilde aralarında ispatlanabilir bir husumet yoksa kadın durduk yere iftira atmaz deyip kişiye 15 yıl hapis cezası veriliyor. Fakat bu aradaki husumet iki kişinin kendi arasındaki tartışma değil somut olarak adli makamlara intikal etmiş aralarında geçen bir şikayet gibi bir şey olmalı. Erkeğin çıkıp da aramızda tartışma vardı o yüzden bana iftira atıyor demesi geçerli değil.
Hukukta masumiyet karinesi vardır. Birisinden şikayetçi olduğumuzda o kişi doğrudan mahkemeye çıkartılmaz. Önce savcı soruşturma yapar suç işlediğine dair yeterli kanaat varsa kişi mahkemeye çıkar. Berat etme olasılığı yüksekse savcı kişiyi mahkemeye vermez böylece kişinin masumiyet karinesi ihlal edilmez itibari zedelenmez. Sadece ceza alma olasılığı yüksek olan kişiler mahkemeye gönderilerek kişilerin gereksiz yere mahkemelerde yargılanmasının önüne geçilir. Soruşturma aşaması yani savcılık aşaması zaten gizli olduğu için hiç kimse bu aşamadaki bilgileri dışarı paylaşamaz paylaşıldığında zaten suçtur. Soruşturma aşaması gizli olduğu için kişinin masumiyet karinesi ihlal edilmez. Ancak hiç savcıdan çıkıp da mahkemeye gittiğinde mahkemeler halka açıktır artık herkes o konu hakkında konuşabilir kişiye şüpheli değil sanık ünvanı verilir. Savcıların iki temel görevi vardır birisi delilleri toplamak ikincisi sadece ceza olasılığı yüksek olan dosyaları mahkemeye intikal ettirmek. Ancak yukarıda da anlattığım gibi savcılar cinsel suçlarda kişinin ceza almayacağını bilse bile yine de dosyayı her türlü ağır ceza mahkemesine gönderip kişinin yargılanmasını sağlıyorlar. Çünkü kadının beyanı özellikle de soruşturma aşamasında doğrudan delil kabul edildiği için kişiyi mahkemeye vermenin önü açılmış oluyor.