Bütün organlar ve özellikler, canlının genomunu oluşturan protein kodlayan genler tarafından gelişir. Canlı genomu ayrıca evrimsel süreç boyunca fonksiyonel özelliğini kaybeden genler (sahte genler - pseudogenes), cis ve trans düzenleyici genler ve intronlar gibi protein kodlamayan DNA sekanslarını da içerir.
Soru için cevabı içeren unsur olan protein kodlamayan DNA sekansı olan psödogenler, zamanla etkisini kaybetmişlerdir ve daha önceden bir özelliği oluşturmaya hizmet etmişken şimdi işlevsel olmayan moleküler fosil olarak mevcutturlar.
Homo sapiens özelinde 20.000 tane bilinen psödogen vardır ve bunlardan birisi moleküler saat yöntemiyle 61 milyon yıl önce insana doğru giden soy hattında kaybolduğu anlaşılan, C vitamini üretimi yapan L-gulonolactone oxidase proteinini kodlayan GULO geninin mutasyonlar ile değişen psödogen versiyonu olan ve GULOP genidir. C vitamininin üretilememesi Paleosen boyunca çeşitlenen meyve veren bitkilerin artması sebebiyle bunlarla beslenen Plesiadapiformes için bir sorun oluşturmayıp, Homo sapiens'in atasal taksonu olan Plesiadapiformes takımındaki primatların çevreye uyumuna engel teşkil etmemiştir.
Bir diğer örnek ise, 40 milyon yıl önce gerçekleşen mutasyonlarla etkinliği azalmış olan; 20 milyon yıl boyunca etkinliği azalarak, 17 milyon yıl önce tamamen işlevsiz hale gelen, ürikaz enzimi üreten Uox geninin inaktif hale gelmesidir. İnaktif olmayan, yani işlevsel olan Uox geni, fruktozdan yağ oluşumunu katalizleyen ürik asidi oksitler ve daha çözünür bir moleküle dönüştürerek fruktozdan yağ oluşturma etkisini azaltır. Uox geninin etkisiz duruma gelmesi ortalama sıcaklıkların soğuyarak yağmur ormanları yerine ılıman ormanların geçtiği Eosen döneminin başlangıcında insan atalarının soğuk ve besinin az olduğu kış mevsiminde hayatta kalması için yazın bol olan meyvelerle beslenip yağ depolamasını destekleyerek evrimsel avantaj sağlamış olmalıdır.
Şempanze ile insanın son ortak atası ayrıldıktan sonra insan soy hattında 11 adet acı tat reseptörü kaybedilip psödogen haline gelmiştir, 2 milyon yıl önce atalarımızın acı tat içerme olasılığı olan bitkilerle beslenmenin yanında et yemeye başlaması ve 1.5 milyon yıl önce bitkileri ateşte pişirmeye başlamsıyla acı tat reseptörlerine sahip olmaya gereksinim azalmış ve bazıları inaktif hale gelmiştir.
Örneklerde görüldüğü gibi körelmiş özelliklere işaret eden spesifik DNA'ların fonksiyonlarını kaybetmiş olan sekanslarındaki genlere yönelik araştırma yaparak işlevsizleşen özellikleri (yapıları) belirlemek ve özellikleri kodlayan genlerin evrimsel süreçte inaktif hale gelmelerini takip ederek özelliklerin ortadan kalmasını genetik analizlerle tarihlendirmek mümkün.
Kaynaklar
- G. Drouin, et al. (2011). The Genetics Of Vitamin C Loss In Vertebrates. Current Genomics, sf: 8. doi: 10.2174/138920211796429736. | Arşiv Bağlantısı
- J. Kratzer, et al. (2013). Evolutionary History And Metabolic Insights Of Ancient Mammalian Uricases. PNAS, sf: 6. doi: 10.1073/pnas.1320393111. | Arşiv Bağlantısı
- D. Boyer, et al. (2012). Earliest Record Of Platychoerops (Primates, Plesiadapidae), A New Species From Mouras Quarry, Mont De Berru, France. Wiley, sf: 18. doi: 10.1002/ajpa.22119. | Arşiv Bağlantısı
- T. Hornung, et al. (2019). Glut-1 Explains The Evolutionary Advantage Of The Loss Of Endogenous Vitamin C-Synthesis. Evolution, Medicine, and Public Health, sf: 11. doi: 10.1093/emph%2Feoz024. | Arşiv Bağlantısı
- L. Holstein, et al. (2021). Hominin Evolution. Encyclopedia of Evolutionary Psychological Science, sf: 23. doi: 10.1007/978-3-319-16999-6_3416-1. | Arşiv Bağlantısı
- M. Antinucci, et al. (2018). A Matter Of Taste: Lineage-Specific Loss Of Function Of Taste Receptor Genes In Vertebrates. Frontiers, sf: 8. doi: 10.3389/fmolb.2017.00081. | Arşiv Bağlantısı