Eğer hiçliğe hiçlik diyebiliyorsak bu onu var etmez mi?
İnsan olarak, içinde bulunduğumuz algı düzeyinin elde edebildiği uyaranları temel alarak -varlık- kurgusu üzerinden düşünebiliyoruz. Varlık kavramını biz ürettik, çünkü hakkında bilgi aldığımızı düşündüğümüz bir kaynak. Bu kaynağa doğrudan erişimimiz olmamasına rağmen, yaşamda kalma dürtüsünün merkezde olması nedeniyle gerçek kabul etmek durumundayız. Aslında başka seçeneğimiz olmadığı için sadece -kabul ediyoruz-.
İşte bu algı düzeyi, hiçlik kavramını da bu altı boş varlık tanımı üzerinden yapmakta. Yani hiçlik, referansı kendi ürettiği varlık kavramı üzerinden tanımlanmış yapay bir kavram aslında. Hakikatte de hiçlik olabilir, ancak insan algı düzeyi bunu teorik olarak kabul edebilir sadece. Tanımlayamaz, anlayamaz. Bize göre hiçlik, birşeylerin olmaması, hiçbir şeyin olmaması demek algı düzeyimiz açısından ortalama olarak. Oysa hiçlik bizim algı düzeyimiz dışı dır. Varlık referansı dışıdır. Bu nedenle hiçliktir zaten. Biz anlayabilecek olsaydık, temel algı düzeyimiz varlık tanımımıza bağımlı olmazdı.
Hiçliğe hiçlik demek, onu var da etmez yok da etmez. Bu yaklaşımlar varlığı bile tam olarak anlayamadığımız algı düzeyimizin yapay tanımları. Var ediyorsak da zihnimizde var ediyoruz, zihnimizde kabul ediyoruz. Deneyimlemeden uzaklığımızı anlamak için, varlığı ne yolla nasıl tanımladığımıza bakmak yeterli.
Bizim dışımızda farklı varoluş düzeyleri olabilir, frekansları farklı yayınlar bir arada, birbirinden habersiz olabilir. Ancak kendi varlık düzeyini sadece kapalı devre bir sistemle sadece uyaranların bir kaç kez dönüşerek elde edilerek yoğun işlendiği bir bilgi işleme mekanizmasına sahip varlıkların net şekilde ifade edemeyeceği alanlar.
tanımlardan ziyade şöyle bir şey söylemek istiyorum;
"varlık" ifadesi için mevcut "düşünme" biçimimiz ile tanımlamaya çalışırken içinde bulunduğumuz "uzay-zaman"a bağlı olduğumuzu hatırlamak gerek. zira düşünme eylemi dahi "uzay-zaman"a bağlı gerçekleşmekte olan bir eylem.
şimdi, hiçlik ifadesi ise "uzay-zaman"ın var olmadığı durumlarındaki diğer tüm eylemsizliklerin tanım olarak bir bütünü olduğunu söyleyebiliriz.
yani "hiçlik" kelimesinin tanımı için "uzay-zaman"sızlık demek doğru olacaktır, düşüncesindeyim.
"uzay-zaman"sızlık ise var mı derseniz, bigbang'den öncesi konusu irdelenebilir, zira mevcut "uzay-zaman" sınırlarının dışı da bu tanıma uyacaktır.
kelimelerin tanımları üzerinden; "yok" tanımı vardır dolayısı ile "yok" aynı zamanda "var"dır, demek doğru olmayacaktır.
mevcuttaki tüm "bilgi", ki bilgi, gerçekte uzay-zaman'a bağlı değildir, örneğin pi sayısı için sonsuz bir sıra devam eder, ancak herhangi bir basamağındaki rakam, mevcut tüm bilginin içindeki bilgilerden sadece birdir ve biz bu rakamların neler olduğunu bilmesek de pi'ye ait bu bilgi uzay-zaman'a bağlı olmaksızın vardır.
"uzay-zaman"sızlık durumunda herhangibir bilgi eylemleştirilmemiş olacağından bu bilginin "uzay-zaman" içinde "olmadığı" söylenebilir, ancak bu bilgi "uzay-zaman" olmasa da bunun dışında zaten mevcut haldedir.
bu durumda ateşi kim yaktı da başlangıcı ve bitişi olmayan "bilgi", sınırlı uzay-zaman (ki bu uzay-zaman bilgisi de yine bu bilginin içindeki bir bilgi) içindeki eylemlerin kaynağı oldu.
Varlığa var diyebiliyorsak ve var olabiliyorsa neden hiçliğe hiçlik deyince var olamasın?
Varlığın sınırları var mıdır sorusunun cevabı sanırım sorunuzun cevabı olacaktır.Çünkü hiçliğin bir sınır yok yani olmamalı yani olmasına imkan yok.Varlığın bir sınırı varsa ki ben var olduğunu düşünüyorum bu aslında varlığın var olabileceği hacimsel alanı kapsar.Sınırları olmayan bir şey "Tanrı" gibi her atomun yapısında bulunması gibi eğer varsa ki ben olmadığını düşünüyorum hiçliğe var diyemem,diyemeyiz.