Canlılık ve cansızlık arasındaki sınır düşündüğümüz kadar net değil. Moleküler düzeyde baktığımızda, canlı sistemler de cansız atom ve moleküllerden oluşur. Bu moleküller ancak bir araya gelirlerse canlılık faaliyeti gösterirler. Bunun en bariz örneği virüslerdir. Virüslerin kendi başlarına metabolizmaları yoktur, çoğalamazlar. Ama bir hücreye girdiklerinde canlıymış gibi davranırlar. Bu yüzden virüsler, biyolojide "canlı ile cansız arasında" bir yerde kabul edilir. Bir nevi ara form. Virüsler dışında prionlar ve probiyotik sistemler (ön-hücreler) örnek olarak verilebilir. Bu gibi yapıların cansızlıktan canlılığa geçişte olması gayet mümkündür. Bilimsel adıyla buna abiogenez süreci deniyor.
Canlılık aslında uzun bir kimyasal evrim sürecinde kademeli olarak ortaya çıktı. Zamanla moleküller organize oldu, bazıları çoğalabilir hale geldi ve doğa seçilimi devreye girdi. Sonuç olarak bu sorunun cevabı bence güncel bilgilerle: hayır zorunda değil. Özellikle geçiş sürecinde bu ikisinin arasındaki çizgi bulanıktır. [1]
Kaynaklar
- T. Totani. (2020). Emergence Of Life In An Inflationary Universe. Scientific Reports, sf: 1-7. doi: 10.1038/s41598-020-58060-0. | Arşiv Bağlantısı