Canlıların, karmaşık davranışlar sergilemek için bir beyine veya sosyal etkileşime ihtiyaçları olması gerektiği inancı yanlıştır. Örneğin virüsler ve bakteriler çok ilginç ve karmaşık davranışlar sergileyecek şekilde kodlanmışlardır. Bu davranışlar genlerinden gelir ve bir sonraki nesle aktarılır. Virüsler bir zorlukla karşılaşırlarsa, bir sonraki nesil bu zorluğu yenecek şekilde yeniden kodlanır. Eğer bu yeni kodlama da başarısız olursa, o zorluğun üstesinden gelene kadar tekrar tekrar, yani bir çeşit deneme-yanılma yoluyla hayatta kalmaya çalışırlar hatta mutasyon geçirirler. Eğer bu denemeler, türün doğru şekilde üremesini engelleyecek kadar uzun sürerse, türün soyu tükenir. Yok, eğer denemelerden biri başarılı olursa, o zaman bir sonraki zorluğa kadar, yeni nesiller bu yeni kodlama ile ortaya çıkar.
Görüldüğü gibi burada çok karmaşık bir sistem vardır aslında. Virüsleri bir hayvan olarak görmemize rağmen, hatta son zamanlarda canlılık tanımının içinde olup olmadıkları tartışılmasına rağmen, bu kadar karmaşık bir döngüyü devam ettirebilecek kimyaya sahiplerdir.
Hayvanlar ise, çok daha karmaşık sistemlerin bir bütünüdür. Verdiğin karınca mimarisi örneği aslında iyi bir örnek değil. Karınca yuvaları rastlantısaldır. Toprağı rastgele kazarlar, bir engelle karşılarsa, etrafından dolanırlar. Hiç bir karınca yuvası birbirine benzemez. Buna rağmen kunduz veya dokumacı kuş çok iyi birer örnek olabilir. Kunduzların yaptıkları barajlar, hayvanlar alemindeki yapması en zor yapıdır. 10-12 yaşlarındaki hiç bir insan dahi, tek başına böyle bir yapıyı inşa edemez. Erkek dokumacı kuşunun yaptığı yuvanın aynısını, yetişkin bir insana yaptırmaya çalışırsanız, yüzde doksan başarısız olacaktır.
Bunun nedeni zeka değildir. Bu hareketlerin sebebi genlerden gelir. Binlerce yıldır evrimleşen bu canlılar, bu bilgiyi bir sonraki nesle aktarmayı başarmıştır. Canlı bunu düşünmez, sadece yapma isteği duyar. O yüzden buna içgüdüsel diyoruz.
Aynı, atalarımızdan bize kalan korkular gibi. Hiç yılan görmemiş birinin yılan görünce kaçması veya yüksekten korkmamız gibi. Hayati önem arz eden korkular, genlerimize kodlanmıştır. Bu davranışları düşünerek sergilemezsiniz. Sadece yapma isteği duyarsınız.
Bizde karmaşık olan bu davranış, hayvanlarda daha basittir. Yuva yapmak, avlanmak veya eş bulmak gibi eylemler ile ortaya çıkar. Bu onların "akıllı" (en azından bizim kadar) olduğu anlamına gelmez.