Hayatın anlamı nedir? Bilebilir miyiz?
Hayat dediğimiz o muazzam süre karşısında " hayatı' bu denli kısa olup hayat ile ilgili bu kadar kafa yoran başka bir tür yok sanırım.
İnsanlığın tarihi ile yaşıt bir soru: Hayatın anlamı nedir?
Anlam ya da felsefi ifadesi ile "mana" dediğimiz şey, aslında doğanın literatüründe olmayan bir kavram. Hatta insanların izahında hiç bir zaman bütünleşemediği, herkesin kendi penceresinden bakarak tasvir etmeye çalıştığı bir kavram.
Belki de şu soru ile başlamak lazım: Hayata bir anlam atfetmeli miyiz?
Hayatın, nesnesi olan bizlerden bağımsız bir anlamı, bu anlama denk düşen bir amacı var mı, olmalı mı?
Yoksa bu tamamen beynimizin gelişimi ile ortalama ömrü arasında, diğer canlılara kıyasla kabul edilemeyecek devasa farktan mı ileri geliyor ki; bu kısacık zamana bir anlam yükleme ihtiyacı duyuyoruz.
Belki de bizim dışımızdaki evrene nereden baktığımız ile ilgili bir sorun bu ..
Kendimizi evrenin merkezine koyup evreni buradan gözlemlediğimizde ufkumuzun yüzeyine düşen sayısız yıldız bizim için bir noktadan ibaret sarı sıcak. Dağlar resim kağıdımızın hafif kavisli bir estrümanı kahverengi ağırlıklı...
Ufkumuzun genişliği hacimsel büyüklüğümüzle özdeş ve ta tersi. Bu tanrısallıktır ve tanrılar ölümsüz olmalıdır.
Fakat gel gör ki ölümlü bedenlerin esiriyiz.
Bir şey yapmalı. Faniliğimizin de ötesine düşen, ufkumuza denk bir şey. Bir şekilde bizleri sonsuza kadar var kılacak.
Ölümsüzlüğü madde garanti edemiyorsa bunu "mana" sağlamalı. Dolayısı ile herkes yaşama dair bir amaç edinmeli. Öyle ki, bu amaç yaşamı anlama ve anlamlandırma zemini üzerine oturmalı.
Bu kötü müdür? Elbette hayır. Bilimi, teknolojiyi, sanatı, edebiyatı, insanın bu kısacık hayatına renk ve güzellik katan ne varsa hemen hemen her şeyi buna borçluyuz.
Bu tıpkı, her koşulda midede karışacak hatta dışkıya dönecek bir yemeği sofraya, sonu olduğunu bile bile, yerken keyif alabileceğimiz o kısa süre hatırına azami özeni göstererek ayrı tabaklarda, farklı konseptlerde ve estetik bir kaygı ile servis etmek gibidir.
Manası var mı var. Ben önemliyim, hayat güzel fakat kısa, madem öyle ben de mümkün olduğunca bu gerçekliği kabul edilebilir, katlanılabilir bir şekilde neden yeni baştan tasarlamayayım. Velev ki "maddi" hiç bir değeri olmasa da. Bu beni mutlu ediyor, hepsi bu...