Bundan yaklaşık 70 bin yıl önce bilişsel devrim adını verdiğimiz bir olayla bilinçli bir organizma (Homo sapiens sapiens) haline geldik. Düşünmeyi ve bir şeyleri anlamlandırma; temel ihtiyaçlara yönelik, insanların birbirine haber verebilme yeteneğini bilişsel devrim ile kazandık.[1]
İnsanlar bilim sayesinde yaşadıkları bu garip yerin aslında kendileri için var olmadıklarını zamanla anladılar. Güneş'in aslında kendilerini ısıtmak için parlayan bir sarı top ya da Tanrı olmadığını, zaten bir şekilde onlardan önce var olduğunu anladılar. Dünyamerkezciliği terk ettiler, Evren sandığımızdan çok daha büyüktü ve Dünya Evren'in merkezinde falan değildi. Her şey kusursuz değildi, Dünya'da çok fazla acı vardı ve Evren mükemmel işlemiyordu. Kısacası insanlar zaten var olan doğada evrimleşen, adapte olan sayısız canlıdan yalnızca biriydi ve elenmemekten başka bir başarıları yoktu. Var olmalarının tek nedeni buydu. Zamanla hayatın hiç de sandığımız gibi bir anlamı olmadığını anladık. Bizler zamanın küçük, gerçekten çok küçük bir parçasıydık ve bir gün ölüp gidecektik. "Neden?" sorusunu sorduğumuz zaman bir sonuca vardık: "Bir sebep yok, her şey anlamsız. Bir gün yok olacağız, Evrenimiz bile yok olacak."
Kısacası merak ve idrak yeteneğimiz ile geliştirdiğimiz bilim bize koca bir HİÇ'ten bahsetmekten başka bir şey yapmıyor. Bu yüzden hayatın anlamına kafa yoracaksak bile bilimsel bir açıdan değil, sübjektif bir açıdan kafa yormalıyız. Hayatımızın anlamını kendimiz bulmalıyız. Hayatın mutlak bir anlamı olmadığını kabullenip yaşamak için bir sebep olması için kendi hayatımızı kendimiz anlamlandırmalıyız. Buna optimistik nihilizm diyoruz.
"Hayatın anlamına kafa yormaya gerek var mı?" derseniz... Aslında evet! Eğer optimistik (iyimser) bir bakış açısıyla yaklaşacaksak, hayatın anlamını düşünmek güzel bir motivasyon dahi olabilir! Az önce Evren hakkında çok fazla şey öğrendiğimizden bahsettim ama hâlâ bilmediğimiz çok şey var. Bu yüzden benim için hayatın anlamı, sonraki nesillere bu ihtişamlı Evren'i anlamaları için güzel bilgi mirasları bırakmaktır.
Onun dışında "hayatın anlamı yok, intihar etmeliyim" gibi saçma pesimist düşünceler üzerinden hayatın anlamını sorgulamak elbette anlamsızdır. Bu tür düşüncelere kafa yormak şahsi kanaatimce gereksizdir.
"Carpe Diem!" ve "Hakuna Matata!"
Kaynaklar
- Y. N. Harari. (2011). Hayvanlardan Tanrılara Sapiens. Yayınevi: Kolektif Kitap. sf: 443.