Atmosferin %20.9'u oksijenden, %78.08'i azottan ve kalan dilim ise argon, karbondioksit gibi diğer gazlardan oluşmaktadır. Şayet azot atmosferde olmasaydı o yüzdeliği tamamlayacak bir gazın olması gerekirdi. Bu gazın oksijen olduğunu varsayalım. Yeni atmosferimizde artık %99.03 oksijen ve %0.07 diğer gazlar var. Bu durumda oksijenin yanıcılığından dolayı orman gibi alanlar daha kolay alev alırdı. Oksijen hücre duvarını, hücre çekirdeğini çevreleyen zarı ve DNA’mızı bozmaya başlardı. Hücrelerimizde bol miktarda ve serbestçe gezinmeye başlayan oksijen, hücrelerimizin organellerini ve proteinleri parçalamaya başlar, hücre onarımını sağlayan enzimleri de çalışamaz hale getirirdi. Sonuç olarak hızlı bir şekilde yaşlanmaya başlardık ve ölürdük.
Ancak solunum zorluğu çeken bazı hastalara ve uzaya çıkan astronotlara saf oksijen verildiğini, ama bunun sınırlı süreler boyunca ve düşük basınçta yapıldığını belirtmekte fayda var.
Şayet ölmediysek ve yaşıyorsak sürtünmeye önemli ölçüde dikkat etmemiz gerekirdi ve hareket bile edemeyebilirdik. Elektrik tutuşmayı tetikleyeceği için elektriği kullanamazdık. Ateş bile yakamazdık, yakarsak biz de yanabiliriz.
Bu durumlar oksijenin azot yerine geçtiği durumlardı. Eğer azot yerine argon veya karbondioksit gibi diğer gazları ele alsaydık oksijen yetmeyeceği için ölürdük.
Fakat hala bir şansımız var. Örneğin bitkiler oksijensiz karbondioksit tüketerek yaşayabiliyor. Biz de onlar gibi karbondioksit veya diğer gazları tüketecek şekilde evrimleşebilirdik.
Kaynaklar
- Wikipedia. Atmosfer. (5 Mayıs 2021). Alındığı Tarih: 5 Mayıs 2021. Alındığı Yer: Wikipedia | Arşiv Bağlantısı
- Kumbara Dergisi. Oksijenin Artması. (5 Mayıs 2021). Alındığı Tarih: 5 Mayıs 2021. Alındığı Yer: | Arşiv Bağlantısı
- Wikipedia. Oksijen. (5 Mayıs 2021). Alındığı Tarih: 5 Mayıs 2021. Alındığı Yer: Wikipedia | Arşiv Bağlantısı